Bir film düşünün ki içerisinde Kevin Spacey olsun. Ne düşündüğünüzü tahmin edebiliyorum: Olağan Şüpheliler. Peki size Kevin Spacey‘li bir dizi söylesek nasıl olurdu? Oldu ve çok da mükemmel bir yapıt oldu. Diziye başlamadan önce sizi ufak bir geçmişe çıkarmak istiyorum. 1990 yıllında BBC’de yayınlanan mini dizi olan İskambilden Ev adlı dizinin uyarlanmış hali günümüzde hayat buluyor. Dizimize geçmeden önce şapkamızı bir kez daha çıkarmamız gereken en az Kevin Spacey kadar değerli bir efsaneden söz etmemek olmaz. O kişi hepimizin yakından bildiği Fight Club filminin efsane yönetmeni David Fincher . Hazırsak dizimize geçelim.
Televizyon tahtını ele geçirmeye hazırlanan NETFLIX‘in 100 milyon dolarlık bütçesi ile hazırlanan dizimiz House of Cards‘a ”Hoş Geldiniz”.
Tarihler 1 Şubat 2013 tarihini gösterdiğinde Beyaz Saray kapılarını bizlere sonuna kadar açtı demek yanlış bir tabir olmaz. İnternet dünyasında bu dizimiz ile ilgili yazı bulmanız biraz zor, çünkü -her ne kadar sitemizde defalarca dile gelmiş ve hatta daha yayına girmeden hakkında bir mini tanıtım yazısı çıkmış olsa da- pek bilinen bir dizi değil kendileri ve ben yeni başlayanlar için ufak bilgiler vermek istedim. Öncelikle diziyi izleyecek arkadaşlardan ricam Amerika yapısını bilmelerini istemek olacak. Çünkü dizimiz birazcık karışık olduğu için zorlanmanız içten bile değil.
House of Cards hırslı, kibirli, kendini bilmiş Francis Underwood (Kevin Spacey) adlı politikacımızın Beyaz Saray’da yükselmesini anlatıyor. Fakat kibirli ve ukala olması onu çok güzel bir karaktere oturtuyor. Bizi cezbeden tarafı ana karakterimizin kötü olması ki çok da güzel yakışıyor. Uzun yıllar Beyaz Saray’da görev yapmış olan Underwood, hakettiği yer olan Dışişleri Bakanlığı hayalini kurarken ihanet ile karşı karşıya kaldığını anlıyor ve intikam için kolları sıvıyor. Artık Dışişleri Bakanlığı’nı istemiyor, hedefi Başkanlık. Her başarılı erkeğin arkasında en az onun kadar güçlü bir kadın vardır lafını boş çıkarmayan eşi Claire Underwood (Robin Wright) bu görevi hakkı ile yerine getiriyor.

Dizinin güzelliklerinden bahsettiğimiz yeterli diye düşünüyorum. Gelelim kötü tarafına, dizide bolca reklam kullanılması gözlerden kaçmayacak kadar fazla. Abartı siyaset ve üsluplar yer yer gerebilir. Fakat her şeye rağmen politikanın halkı nasıl kandırdığı ve umursamadığını en acı şekilde görmemizi sağlıyor.