Quantcast
Channel: 22dakika.org
Viewing all 3143 articles
Browse latest View live

High Fidelity — Tanıtım

$
0
0

Hulu’nun yeni ilişki komedisi High Fidelity’nin 10 bölümlük sezonunun tamamı 14 Şubat’ta yayınlandı. Korkmayın, bu tarihi seçmiş olmaları klasik romantik-komedilere benzer bir şeyle karşılaşacağınız anlamına gelmiyor.

Yarım saatlik bölüm sürelerine sahip dizi, İngiliz yazar Nick Hornby’nin 1995’te yayınlanan aynı adlı kitabından uyarlıyor. 2000 yılında bir sinema filmi olarak da adapte edilen kitap, ülkemizde Sel Yayıncılık tarafından Ölümüne Sadakat ismiyle yayınlanıyor. Film uyarlaması ise Sensiz Olmaz ismiyle gösterime girmişti.

Dizi, orijinal hikayenin ve filmin aksine 90’larda değil günümüzde geçiyor ve bu sefer ana karakteri heteroseksüel bir erkek değil, biseksüel bir kadın. Veronica West (Ugly Betty, Brothers & Sisters) ve Sarah Kucserka dizinin yapımcıları. Nick Hornby’nin kendisi ve başrol oyuncusu Zoë Kravitz de yapımcılar arasında yer almakta.

2. sezonun olup olmayacağına dair bir haber şimdilik yok.

Brooklyn’de yaşayan ve bir plak dükkanı işleten Rob’ın (Zoë Kravitz) çok iyi giden, hatta evliliğe doğru yaklaşan ilişkisi yeni sonlanmıştır. Artık 30’una merdiven dayamasına rağmen romantik hayatını bir türlü rayına oturtamayan Rob, dağınık ve pasaklı bir yaşam sürmeye devam etmektedir. Olaylara ve hayata sık sık şarkılar aracılığıyla bakan Rob için müzik, çok önemli bir yere sahiptir; özellikle de X kuşağının klasikleri ve saklı kalmış cevherleri…

Mac ile ayrılığın yarattığı enkazda toparlanmaya çalışan Rob, yeniden birileriyle çıkmaya çalışır. Clyde (Jake Lacy) adındaki hoş, güven veren ve samimi bir spor salonu işletmecisiyle tanışır fakat böyle biriyle bile daha ilk dakikada bir şeyler yanlış gitmeye başlar.

Dizide 4. duvarı yıkıp izleyiciye yaşadıklarıyla ilgili ayrıntıları anlatan, bizlerle dertleşen, müziğe ve genel popüler kültüre dair espriler yapan Rob, daha fazla dayanamaz ve geçmişteki ilişkilerini enine boyuna incelemeye karar verir. Bir çalma listesi hazırlıyormuş gibi hayatındaki en unutulmaz ve kalbini kıran 5 ayrılığını, kronolojik bir biçimde sıralar:

1 Numara- Kevin Banister (Clark Furlong) adındaki çocukluk aşklarından biri. Okuldan başka bir kızla çıkmaya başlayıp Rob’ın aşkına karşılık vermemiştir.

2 Numara- Kat Monroe (Ivanna Sakhno); oldukça güzel, havalı ve çekici bir sosyal medya ünlüsü. Rob’ı aldatarak kalbini kırmıştır.

3 Numara- Simon (David H. Holmes), müzik sevgisi ve Radio Stars hayranlığıyla Rob’ı tavlamış ama gay olduğunu fark / itiraf edip, Rob’ı hayal kırıklığına uğratmıştır. Sonrasında arkadaş kalmışlar ve Rob’ın dükkanında beraber çalışmaya başlamışlardır.

4 Numara- Justin Kit (Justin Silver) adındaki stand-up komedyeni. Kötü müzik zevkiyle Rob’a hayli uzak bir karakter. Üstelik bir kız arkadaşı bile var ama Rob, gizli gizli yaşadıkları için heyecanlı bulduğu bu ilişkinin cazibesine kapılmıştır. Sonrasında Justin kız arkadaşıyla beraberliğini resmiyete döktüğünde, Rob yine yalnız kalmıştır.

5 Numara- Son olarak, şimdilerde canını fena halde acıtan ayrılığı Russell “Mac” McCormack (Kingsley Ben-Adir). Neden ayrıldıkları bilinmiyor ve bu durum, hikayenin günümüzdeki kısmının önemli bir parçasını oluşturuyor.

Şimdi Rob geçmişiyle yüzleşecek, bu ilişkilerinde yanlış gidenin ne olduğunu anlamaya çalışacak ve bundan böyle önüne bakıp, doğru kişilerle sağlıklı ilişkiler yürütmenin yollarını arayacaktır.

Diğer yan karakterlere de kısaca göz atarsak:

  • Rob’ın dükkanı Championship Vinyl’da, Simon’la birlikte çalışan Cherise (Da’Vine Joy Randolph), oldukça renkli bir karakter. Bu üç müzik tutkunu, sık sık hararetli ve coşkulu tartışmalara girseler de aralarında güçlü bir arkadaşlık bağı var.
  • Rob’ın ağabeyi Cameron (Rainbow Sun Francks), Mac ile Rob’ı tanıştıran kişi.
  • Cameron’ın karısı Nikki (Nadine Malouf).
  • Simon’ın flörtleştiği barista Blake (Edmund Donovan).
  • Rob’ın romantik hayatında şansını denediği yeni isim, İskoç müzisyen Liam (Thomas Doherty).

Kadronun tamamına şuradan bakabilirsiniz.

High Fidelity’nin uyarlandığı kitabı zamanında okumuştum. Filmi izlemek için hala bir fırsat yaratabilmiş değilim ama çok daha cazip görünen bu diziye çıktığı gün balıklama daldım ve çok kısa bir sürede tükettim. Zoë Kravitz’in jenerasyonun önemli oyuncularından biri olduğunu düşünüyorum. Yan karakterlere hayat verenlerin çoğu da genel olarak isim olarak bilmesem bile daha önce bir yerlerde izleyip sempati duyduğum isimlerden oluşmuş.

Nick Hornby, romantik ilişkilerde erkek tarafının bakışını detaylı işleyişiyle öne çıkan bir yazar. Kişisel olarak, dizinin yorumunu daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Buradaki Rob daha karmaşık ve takip etmesi daha keyifli bir kişilik olmuş. Clyde, Simon ve Cherise karakterini de özel olarak sevdim. Ayrıca dizinin komedi tarafının yanında sağlam bir ilişki draması sunduğunu da belirtmeliyim.

Başta Disney+ için hazırlanan proje, “aile dostu” olabilecek bir tarafı bulunamadığından olsa gerek Hulu’ya geçmiş. Gerçekten koca bir facianın eşiğinden dönülmüş. Argo, sigara-alkol kullanımı ve cinsellik gibi konularda kendini pek sınırlamayan bir dizi. Aksi zaten orijinal hikayenin de ruhuna saygısızlık olurdu.

Kitapta popüler kültüre verilen referansların (sadece müzik değil; yazarlar, filmler ve dahası) haddi hesabı yoktu. Dizi sanki bu konuda biraz daha sönük kaldı. Diğer yandan, müzik kullanımı konusunda 60’lar-80’ler arasında kendini kısıtlamaması hoşuma giden taraflarından oldu ama yine de çok fazla şarkı keşfetmeyi beklerken o konuda beklediğimi tam olarak veremedi.

High Fidelity, ilişki dizilerini seven biri olarak genel çerçevede başarılı bulduğum ve memnun kaldığım bir dizi oldu. Türü sevenlere tavsiye ederim. Seyredecek olan herkese keyifli seyirler…

NOT: Diziyle ilgili daha önce şurada yorum yapılıyordu.


Mary + Jane — Tanıtım

$
0
0

Orijinal dizi üretmeyi bırakan kanallardan biri olan MTV’nin 2016 yılının sonbahar aylarında izleyiciyle buluşturduğu Mary + Jane‘in tanıtımıyla karşınızdayız bugün.

Uzunluğu 20-22 dakika arasında değişen 10 bölümden oluşan Mary + Jane‘in yaratıcıları Harry Elfont ve Deborah Kaplan. Sektörün her daim birlikte çalışmayı tercih eden ikililerinden biri olan Elfont-Kaplan ikilisini Made of Honor, Leap Year ve Can’t Hardly Wait gibi sinema filmlerinin yaratıcıları olarak tanıyoruz. Yapımcı koltuğunda bu ikiliye eşlik eden isimler arasında Snoop Dogg, Ted Chung, Guymon Casady, Marcus Blakely ve Jill McElroy da bulunuyor.

Mary + Jane için ‘en yakın arkadaşlık ve iş arkadaşlığı’ kavramları üzerine absürt bir komedi dizisi diyebiliriz.

Jordan ve Paige, Los Angeles’ta yaşayan, yirmili yaşlarının ortalarında olan ve küçük çaplı uyuşturucu dağıtım işiyle uğraşan iki iş ortağıdır. Marijuana ve hap benzeri basit ürünler satan ikilimiz, aynı zamanda ev arkadaşı ve en yakın iki arkadaştırlar. Dizinin adı ‘Mary + Jane’ olunca ana karakterlerin isimlerinin Mary ve Jane olmasını beklediğinizi varsayıyorum tıpkı benim gibi ama durum öyle değil. Mary + Jane, ikilimizin sektördeki markalarının adı.

İkilimiz bir yandan eğlenip hayatlarını yaşarlarken bir yandan da markalarını geliştirmeye ve ‘The Green 15’ adındaki Los Angeles’ın en çok tercih edilen 15 uyuşturucu satıcısının yer aldığı listeye girmeye çalışırlar.

Paige rolünde Jessica Rothe‘u izleme fırsatı yakalıyoruz. 32 yaşındaki aktrisi bu dizi dışında Happy Death Day isimli film serisi ve Forever My Girl isimli filmden tanıyoruz. Jordan rolünde ise Scout Durwood karşımıza çıkıyor.

Paige için hangi olaya el atarsa atsın o olaya büyük bir heyecan ve tutkuyla sarılan, akabinde kendini komik durumlara düşürebilen, son derece sempatik, anı zamanda kendine has tatlış bir seksapalitesi olan güzel ve neşeli bir kız diyebiliriz. Jordan ise kafaya çok fazla şeyi takmayan, her fırsatta kafayı bulmayı seven, çok fazla zeki olmayan, hovarda bir biseksüel kadın konumunda.

Dizide Rothe ve Durwood dışında kadrolu oyuncu bulunmuyor. Utkarsh Ambudkar, Michael Croner, Kosha Patel ve Patty Guggenheim gibi isimler birden fazla bölümle diziye konuk oluyorlar. Tek bölümlük konuk oyuncular arasında ise Seth Green, Cassandra Scerbo, Chrissie Fit, Rafi Gavron, Missi Pyle, Snoop Dogg, Awkwafina, Rana Roy, Charlie Barnett, Kate Flannery, Lindsay Price, Reggie Austin, Antoinette Robertson, Hal Ozsan, Seth Morris, Chad James Buchanan, Courtney Henggeler, Allison Scagliotti, Leonard Roberts ve Lance Reddick gibi birçok tanıdık sima yer alıyor.

Mary + Jane, vakti zamanında ilk bölümünü izlediğim ve ekstra absürt bulduğum tek bir sahnesi dolayısıyla devam etmediğim bir diziydi. Geçenlerde bir şans daha verdim ve final bölümü hariç bayıla bayıla izledim bütün sezonu. Her bölümde ayrı bir macera, ayrı bir eğlence mevcuttu ve tadından yenmedi cidden. Hem kalemi oldukça iyi olan bir diziydi hem de Jessica Rothe başarılı performansı ve tatlılığıyla çok iyi taşıdı cidden diziyi. İptal olduğuna cidden üzüldüm sezonu tamamlayınca. Devam etmiş olmasını ve bu ikiliyi yeni maceralarda izlemeyi çok isterdim kesinlikle.

Son bölümde ucunu kapalımtırak bir şekilde bitirmişler kendilerince ama çok da önemli bir durum değil bence açık veya kapalı bitmiş olması. Yukarıda da dediğim gibi son bölüm dizinin tek kötü bölümü konumunda. Bu güzel diziyi benim yaptığım gibi göz ardı etmemenizi tavsiye eder ve konuları kendi içerisinde başlayıp biten ilk 9 bölümü afiyetle izlemenizi öneririm.

Bu da dizinin fragmanı:

İkilimizin Paige’e aşık olan ve ara ara altyazı ile konuşturulan köpeği

Koronavirüs dizi sektörünü de etkilemeye devam ediyor

$
0
0

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsü TV sektörünü de etkilemeye devam ediyor. Özellikle bu hafta içerisinde pek çok diziden prodüksiyonu durdurma haberi geldi. Bazı filmler, ödül törenleri veya etkinlikler de tarihlerini ertelediler veya iptal ettiler.

** FOX’un yeni dizisi NeXt’in ekibinden bir kişinin testi pozitif çıktı. Bu nedenle bu kişinin ekipten kimlerle temas halinde olduğu ve neler yapılabileceği araştırılıyor.

** Setten bir kişide koronavirüs çıkınca Riverdale’in Kanada’daki prodüksiyonu durduruldu.

** Disney+’ın yeni Marvel dizisi The Falcon And The Winter Soldier‘ın ve ikinci sezonu çekilen Carnival Row’un Prag’da devam eden çekimleri salgın endişesiyle durduruldu.

** Survivor’ın ABD versiyonu virüs nedeniyle 41. sezonunun prodüksiyonunu iki ay ileriye attı. The Amazing Race’in çekimleri üçüncü bölümden sonra durduruldu. İlk üç bölüm İngiltere ve İskoçya civarında yapıldı.

** Jennifer Aniston ve Reese Witherspoon’lu Apple TV+ dizisi The Morning Show’un ikinci sezon çekimleri şimdilik iki haftalığına durduruldu. Apple’ın yeni dizilerinden Foundation uyarlamasının İrlanda’daki çekimleri de durduruldu.

** Grey’s Anatomy’de çekimler en az 2 hafta durduruldu. Sezonu 25 bölüm sürecek dizinin 21 bölümü çekilmiş. Sezonun devamı şimdilik belirsizliğini koruyor.

** Netflix’in final sezonunu çeken dizisi Grace and Frankie de çekimleri durdurdu.

** NBCUniversal, CBS, Paramount TV Studios ve Showtime, prodüksiyonu devam eden bazı pilotları ve dizileri ertelediğini açıkladı. Ancak şirketler liste halinde belirtmediler. Bu yazının bir kısmına kaynak olan The Hollywood Reporter‘ın haberine göre;

>> NCIS serisinin üç dizisi durdu. The Neighborhood sezonun son bölümünü izleyici olmaksızın çekecek. The Good Fight şimdilik çekimleri durdurdu. Çekimlere başlamayan drama pilotları başlamayacak.

>> THR’nin haberine göre NBCUniversal ailesinde sayı 35. Prodüksiyonlar ya durdu ya da çabuk bitmesi için hazırlandırıldı. Yarışma programı World of Dance hızlananlardan. Ted Danson’lı Tina Fey pilotu prodiksiyonu durduranlardan.

Deadline‘a geçiş yaparsak onun haberine göre üç Chicago dizisi, Law & Order: SVU, New Amsterdam, F.B.I, Angelyne, The Kelly Clarkson Show bu listede. Hatta çoğu dizinin dönmesi beklenirken sezonun çekimlerini bitirmeye az kalan Dick Wolf dizilerinin çektikleri yerde durması bekleniyor.

** Stüdyo seyircisi önünde çekilen kahkaha efektli yapımlar One Day at a Time, Lights Out With David Spade, Tosh.0 ve Ridiculousness’ın artık seyircisiz çekileceği açıklandı.

** Hasbro, Baby Yoda oyuncaklarının çıkışını erteleyebilir. Virüs nedeniyle oyuncakların üretiminde aksamalar yaşandı. The Mandalorian dizisinin 2. sezon prodüksiyonu ise sorunsuz şekilde tamamlandı.

** Russian Doll, Rutherford Falls ve Little America dizilerinin prodüksiyonları daha başlamadan ertelendi.

** The Tonight Show With Jimmy Fallon, Late Night With Seth Meyers, The Late Show with Stephen Colbert çekimleri durdurdu. 30 Mart’tan önce de geri dönmeleri beklenmiyor. The Wendy Williams Show da onlara katıldı. Pek çok gece şovu ve gündüz programı da seyircisiz çekime geçti veya geçiyor. Hatta Colbert’in karar öncesi çekilen ve haftaya yayınlanacak üç programı seyircisiz.

Seyircisiz çekim kararı alanlar arasında Rachael Ray, Dr. Phil, Good Morning America, GMA3: Strahan, Sara & Keke, The View, Live With Kelly and Ryan ve Tamron Hall da yer alıyor. Onlara yarışma programları Jeopardy ve Wheel of Fortune katıldı. The Daily Show with Trevor Noah ve Full Frontal with Samantha Bee de gece şovlarından. Bu yapımların da durdurma kararı alıp alınmaya şimdilik belli değil.


** Senarist odaları hali hazırda uzaktan çalışmanın yollarını aramaya başladı. Devam eden birlik anlaşması 1 Mayıs’ta sona ereceği için grev ihtimalinin de bulunduğu sektörde bu nedenle bazı senaryo odalarından senaryo depolaması istenmişti. Uzaktan çalışma kararı alan dizilerden birisi MacGyver.

THR’ye göre post-prodüksiyon ve oyuncu seçmeleri etkilenmiş değil. Kast görevlileri, yönetmenler ve oyuncular bu bakımdan işlerine devam ediyorlar. CAA ve UTA ofislerini kapatarak çalışanlarının uzaktan çalışmasına karar verdi. Twitter, Amazon Studios, eOne, NBCUniversal, STX de benzer kararlar aldı.

** Young Sheldon ve All Rise’ın gelecek hafta düzenlenecek sezonu tamamlama partileri iptal.

** 6 Nisan’da açılacak yeni online yayın platformu Quibi, gelecek ay yapılacak açılış/tanıtım etkinliğini iptal etti. Online açılış yapılacak.

** CBS, FOX, The CW ve NBC gelecek sezonun yeni programlarını tanıtacakları “upfront” etkinliklerini iptal etti, online yayına taşıyacaklarını açıkladı. Tanıtımların Mayıs ortasında yapılması bekleniyordu. AMC Networks, A+E Networks, Warner Media ve YouTube da benzer şekilde tanıtım etkinliklerini erteledi.

** Kids’ Choice Awards, GLAAD Media Awards (New York), SİYAD Ödül Töreni, MIPTV, Seriesmania, March Madness, SXSW, WonderCon, CinemaCon, Canneseries, PaleyFest LA iptal olan veya ertelenen sektör bazlı etkinliklerden sadece birkaçı. Broadway’deki oyunlar bir aylığına durdu.

>> Cannes Film Festivali, Tokyo Olimpiyatları, Eurovision, Comic-Con, EURO 2020 veya F1 sezonuyla ilgili kararlar henüz alınmadı. NBA sezonu ertelendi. Türkiye dahil pek çok ülke futbol sezonunu ya erteledi ya da seyircisiz oynama kararı aldı.

** Tom Hanks ve eşi Rita’nın virüse yakalandığı ve Avustralya’da karantinaya alındıkları açıklandı.

The Outsider: Bir Yabancı Bir Yabancıyı Her Zaman Tanır || Tanıtım

$
0
0

HBO, 12 Ocak’ta iddialı bir diziyle karşımıza geldi: The Outsider.

The Outsider, Stephen King’in 2018 yılında çıkan romanının aynı isimli uyarlaması olarak ekranlara geldi. İlk bölümü 12 Ocak’ta ekrana gelen dizi, 8 Mart’ta sezonunu kapattı. İlk sezonu 10 bölüm sürdü ve bölüm süreleri de 50-60 dakika arasında gidip geldi. Mini dizi olarak ekranlara gelse de dizi için ikinci sezon muhabbetleri de dolaşmakta. O yüzden az da olsa devamının gelmesi ihtimali var.

Dizinin mutfağında ise Ben Mendelsohn, Richard Price, Jason Bateman, Marty Bowen, Andrew Bernstein ve Michael Costigan yer almakta. Jason Bateman ve Bem Mendelsohn ayrıca dizinin oyuncu kadrosunda da bulunuyor.

İnsanoğlu Aydınlanma Çağı ile birlikte aklına güvenmeyi seçen canlılar haline dönüşmeye başlamıştır ve rasyonalizmin yükselişi gerçekleşmiştir. Düşünmeye başlayan insanlar birçok şeyi sorgulamıştır. Bunlardan birisi de neyin gerçek olduğu sorusudur. Zamanın çeşitli filozofları, din adamları, politikacıları hepsi bu soruya çeşitli yanıtlar vermiştir. Günümüzde ise en kabul gören cevap gözümüzle gördüğümüz ve aile büyüklerimiz tarafından bizlere anlatılanları gerçek olarak kabul edebileceğimizdir. Doğaüstü olayların yeri insanların gözünde, gerçekliğinde her zaman hayali olmuştur ve olmaya devam edecektir. Peki, ya aslında hiç varlığını bile hissetmediğimiz doğaüstü varlıklarla bir arada yaşıyorsak? Aslında diziler de eğlenerek izlediğimiz olaylar birden karşımıza çıkıp bizi bulursa? Düşündüğümüz, algıladığımız gerçeklik dışında başka gerçekler de varsa? 

Ralph Anderson, güneşli bir günde istemeyerek çıktığı devriyesindeyken beklemediği bir haber alır. Şehir içinde 11 yaşında bir çocuk vahşice öldürülmüştür. Olay yerine gittiğinde gördüklerinden oldukça etkilenmiştir ve bir an önce bu vahşeti yapanı bulup içeri tıkmak istemektedir.

Görgü tanıklarının ifadelerine göre katil şehirdeki sevilen hocalardan birisi olan Terry Maitland olduğu anlaşılır. Ancak Terry o gün şehir dışında olduğunu iddia eder ve bunu kanıtlar da. Bunun üzerine kafası karışan Ralph, bir kişinin aynı zamanda nasıl iki yerde olabileceği üzerine soruşturmasını genişletmeye başlar ama olaylar hiçte beklemediği, gerçek olabileceğini düşünmediği yerlere doğru gidecektir.

Ralph Anderson (Ben Mendelsohn)

Olayı araştıran dedektiftir. Yıllardır karşılaştığı en zor vakalardan birisiyle karşı karşıyadır. Eskiye dönük bazı acıları vardır ve hala daha onları atlatamamıştır. Şimdi de daha önce inandığı, bildiği şeyleri sorgulamaya başlayacaktır.

Emmy ödüllü oyuncuyu Bloodline dizisinden hatırlayabilirsiniz.

Terry Maitland (Jason Bateman)

Kasabanın sevilen öğretmeni, okulun beyzbol takımının koçu olarak bilinen birisi. Bu olaylardan sonra insanlar tarafından kötü gözle görülüyor ve bu durum onu çaresiz bırakıyor. Kendisinin masum olduğunu ispatlamak için elinden geleni yapacaktır.

Oyuncuyu Ozark ve Arrested Development dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Glory Maitland (Julianne Nicholson)

Terry’nin eşi. Kocasının suçsuz olduğuna inanıyor ve onu kurtarmak istiyordur.

Oyuncuyu Law & Order True Crime, Eyewitness, The Red Road, Masters of Sex ve Boardwalk Empire dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Jeannie Anderson (Mare Winningham)

Ralph’ın eşidir. Ona her konuda destek olmaktadır ve bu olayda da yalnız bırakmamaktadır.

Oyuncuyu The Affair ve American Horror Story dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Holly Gibney (Cynthia Erivo)

Howard ve Pelley tarafından olayı araştırması için tutulan özel dedektif. Yolu aynı zamanda Ralph ile de kesişiyor.

Oscar adaylığı bulunan oyuncuyu Harriet filminden tanıyabilirsiniz.

Jack Hoskins (Marc Menchaca)

Ralph’ın avlanmayı seven dedektif arkadaşı. O da olayı araştırmaya yardım ediyor.

Oyuncuyu The Sinner ve Ozark dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Howard Salomon (Bill Camp)

Maitland ailesinin tutmuş olduğu avukat ve Terry’yi dışarı çıkarmak için her yolu deniyor.

Oyuncuyu The Looming Tower ve The Night Of dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Yunis Sablo (Yul Vazquez)

Ralph’ın yakın arkadaşı ve ekibinde olan birisi.

Oyuncuyu Russian Doll, Narcos: Mexico ve The Looming Tower dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Alec Pelley (Jeremy Bobb)

Howard için özel dedektif olarak çalışan emekli asker.

Oyuncuyu Jessica Jones, The Son ve Russian Doll dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Aslında Stephen King eserleriyle ve yapımlarıyla çok fazla anlaşamayan birisi olarak The Outsider için çok fazla bir beklentim yoktu fakat hiç beklemediğim kadar çok sevdim ve dizinin iyi bir övücüsü oldum.

Ben Mendelsohn ve Cynthia Erivo kesinlikle çok iyi oynadılar ve iki oyuncuyu da ilk defa izliyordum, hemen takibe almaya başladım. Dizinin genel olarak HBO dizisi kıvamında bir ağır akma durumu olsa da bu durum beni pek rahatsız etmedi. Hikayenin 8 bölümde bitirilebileceğini düşünüyorum ama bu haliyle de memnunum. Hatta bu yılın en iyi yeni dizileri listemde kesinlikle yer alacak bir dizi oldu.

Diziden çok fazla doğaüstü bir hamle beklentiniz olmasın; o kısımları çok fazla değil ama beni daha çok zaten başrol dedektifin hikayesi ve onun üzerinden olan hamleler ilgimi çekti. Ayrıca dizinin atmosferini ve verdiği gerilim ögeleri de ilgimi tutan şeyler oldu. Eğer işin sadece doğaüstü boyutuyla değerlendirirseniz sınıfta kalmış bir dizi diyebilirsiniz ancak ben dizinin amacında çok fazla bir yer kapladığını düşünmüyorum ve yaptığı finalden de memnunum. Devamı gelebileceği konuşuluyor, edebilecek birkaç hamle de yaptı ancak etmesini çok tasvip etmiyorum. İyi olan bir dizinin suyunu sıkmaya kalktığınızda sonuç pek iyi olmayabiliyor ancak devam ederse de izlerim.

Tavsiye ettiğimi dizilerden oldu. İzleyecek olanlara iyi seyirler.

Not: Daha önce hakkında burada yorum yapılıyordu. 

 

Bloodride – Tanıtım

$
0
0

Netflix, 13 Mart 2020 tarihinde Norveç yapımı yeni bir orijinal diziyle buluşturdu sevenlerini: Bloodride

Korku, gerilim ve gizem ögelerini harmanlayan bir antoloji dizi olan Bloodride‘ın ilk sezonu 6 bölümden oluşmakta. 2. sezonu olup olmayacağı ise henüz bilinmiyor.

Dizinin yaratıcıları Kjetil Indregard ve Atle Knudsen. Knudsen, 2 bölümde kamera arkasına geçmiş ayrıca. Kalan 4 bölümün yönetmenliğini ise Geir Henning Hopland (Frikjent, Lilyhammer) üstlenmiş. Dizinin yapımcı kadrosunda Timothy Cubbison, Ida Håndlykken Kvernstrøm ve Austin Snyder gibi isimler yer alıyor.

Dizinin bölüm süreleri, 27-33 dakika arasında değişmekte.

Dizi, 6 bölümde 6 farklı hikayeyle karşımıza çıkıyor. 6 bölümün ortak noktaları en az bir ölüm içeriyor olmaları.

 

Her bölümde izlediğimiz karakterlerden bir veya birkaçı, garip ve tekinsiz bir otobüsün yolcuları olarak karşımıza çıkıyorlar her bölümün başında izlemeye maruz bırakıldığımız ve birkaç ufak değişiklikle önümüze sunulan bölümden bağımsız açılış sahnesinde.

Ultimate Sacrifice (Nihai Fedakarlık) isimli ilk bölümde yaşadıkları ekonomik sıkıntılar nedeniyle ailesiyle birlikte şehirden ayrılıp kırsal bir bölgeye taşınmak zorunda kalan Molly isimli bir kadının hikayesini izliyoruz. Molly’nin moral ve motivasyonu fena halde düşmüş durumda o çok sevdiği şehir hayatından kopmak zorunda bırakıldığı için. Ruh hali böyleyken yeni taşındıkları kasabadaki yeni komşularında bir gariplik seziyor Molly ve hikayemiz başlıyor.

Molly rolüne Exit dizisinden anımsanabilecek Ine Marie Wilmann‘ı izliyoruz. Molly’nin kocası Leon rolünde Bjørnar Teigen karşımıza çıkıyor. Kadroda ayrıca Hilde Olausson ve Ingrid Vollan gibi isimler yer alıyor.

Three Sick Brothers (3 Hasta Kardeş) isimli 2. bölümde psikiyatri hastanesinde 3 sene tedavi görmesinin ardından taburcu olduğu ilk gün 2 erkek kardeşi ile beraber çılgınca bir yolculuğa çıkan Erik isimli bir adamın hikayesini izliyoruz.

Erik rolünde Erlend Rødal Vikhagen‘ı izliyoruz. Kadroda ayrıca Benjamin Helstad, Harald Rosenstrøm ve Mette Spjelkavik Enoksen gibi isimler yer alıyor.

Bad Writer (Kötü Yazar) isimli 3. bölümde hayatta her şeye sahip olan ve büyük bir hevesle bir yazarlık kursuna başlayan Olivia’nın hikayesini izliyoruz. Olivia’nın bu kurstaki ilk dersinin ardından hayatındaki her şey kötü gitmeye başlıyor ve olaylar gelişiyor.

Olivia karakterinde Vikings dizisinden anımsanabilecek Dagny Backer Johnsen‘ı izleme fırsatı yakalıyoruz. Ona Frikjent dizisinden tanıdığımız Henrik Rafaelsen eşlik ediyor. Kadroda ayrıca Ragnarok, Frikjent ve Black Widows dizilerinden tanıdığımız Synnøve Macody Lund da bulunuyor.

Lab Rats (Deney Fareleri) isimli 4. bölüm, ‘Kim Suçlu?‘ temasına sahip, gizem ve gerilim yüklü bir bölüm olarak dikkat çekiyor. Edmund Bråthen isimli bir iş adamı, kısa bir süre önce üretimini tamamladıkları ve sektörde çığır açacak bir prototipi kutlamak niyetiyle akşam yemeğine çağırdığı misafirlerinden birinin söz konusu prototipi çaldığını fark ediyor ve olaylar gelişiyor. 4 çalışanı ve eşi olmak üzere 5 şüpheli mevcut ve Edmund’un bu gizemi çözümleme yöntemleri oldukça sıra dışı.

Edmund rolünde Beforeigners, Okkupert ve Frikjent dizilerinden anımsanabilecek Stig R. Amdam‘ı izliyoruz. Ona Anna Bache-Wiig (Frikjent), Isabel Beth Toming (Okkupert), Trond Teigen, Kingsford Siayor (Ófærð, TWIN, Hjem Til Yul) ve Pia Borgli gibi isimler eşlik ediyor.

The Old School (Eski Okul) isimli 5. bölümde idealist bir yeni öğretmen olan Sanna’nın yeni okulunda başından geçen gizem dolu bir olaya konuk oluyoruz. Sanna, 1 yıl kadar şehirde bir okulda çalıştıktan sonra yaklaşık 40 yıl sonra kapılarını yeniden eğitim-öğretime açan kırsal bölgedeki eski bir okula transfer olmuş kendi isteğiyle. Yeni okulundaki ilk gününden itibaren ölüm ona seslenmeye ve okulun eski tarihindeki saklı gerçekler ortaya çıkmaya başlıyor.

Sanna karakterine Ellen Bendu hayat veriyor. Ona Ingunn Beate Øyen (Beforeigners, The Innocents, Vikingane) ve Torfinn Nag gibi isimler eşlik ediyor.

The Elephant in the Room (Odadaki Fil/Bariz Gerçek) isimli 6. ve son bölümde ise hayvan kostümü temalı bir iş yeri partisine misafir oluyoruz. Şirketin 2 yeni çalışanı parti sırasında şirkete onlar gelmeden önce yaşanmış olan gizemli bir olayı araştırmaya başlıyorlar amatör dedektif edasıyla ve olaylar gelişiyor.

Söz konusu 2 yeni personel olan Kristin ve Paul karakterlerine Rebekka Jynge ve Karl Vidar Lende hayat veriyor. Kadroda ayrıca Silje Storstein, Marianne Jonger ve Nader Khademi (Heimebane, Beforeigners) gibi isimler yer alıyor.

Yeterli bir dizi oldu benim açımdan Bloodride. Kast seçimleri ve hikayeler fena değildi genel olarak baktığımda. 1 ve 3. bölümler, sezonun en çok öne çıkan bölümleri oldu benim radarımda. 4. bölüm, bu 2 bölümü takip eden bölüm konumundaydı. 6. bölüm de fena değildi işte. 2. bölüm zayıf kaldı tahmin edilebilirliği yüksek olması sebebiyle. 5. bölüm ise sezonun en kötü bölümü konumundaydı. Başta Dagny Backer Johnsen olmak üzere Ine Marie Wilmann, Henrik Rafaelsen, Synnøve Macody Lund, Stig R. Amdam ve Anna Bache-Wiig gibi isimleri izlemekten keyif aldığımı söyleyebilirim sezon içerisinde oyuncu bazında minik bir değerlendirme de yapmak gerekirse.

Dizinin 2. sezon onayı almasını, Norveç dizilerinden yeni tanıdık simalar ve farklı tatta hikayelerle karşımıza çıkmasını isterim kesinlikle.

Bu da dizinin uzun fragmanı:

The English Game: Futbol, sadece futbol değildir — Tanıtım

$
0
0

Netflix’in yeni dizisi The English Game‘in tanıtımıyla karşınızdayız bugün.

Julian Fellowes (Downton Abbey), Oliver Cotton ve Tony Charles‘ın yaratıcısı olduğu dizinin yazar masasında Richard Barber ve Edward Charlton gibi isimler de yer alıyor. 6 bölümden oluşan dizinin bölümlerinin yarısı Tim Fywell, diğer yarısı ise Birgitte Stærmose tarafından yönetilmiş. Fellowes ve Charlton’a yapımcı koltuğunda Rory Aitken, Eleanor Moran, Ben Pugh ve Rhonda Smith gibi isimler eşlik etmiş.

Spor merkezli tarihi bir dönem draması olma özelliği taşıyan The English Game, aynı zamanda bir mini dizi konumunda. Dizinin bölüm süreleri ise 43-55 dakika arasında değişmekte.

1879 yılı ile açıyoruz hikayemizi. Futbol kültürünün ve modern futbol anlayışının yavaş yavaş şekillenmeye başlayacağı bir döneme adım atmak üzereyiz. İngiltere’de ve İskoçya’da yavaş yavaş popülerlik kazanmaya başlamış ama ada dışına henüz pek çıkmamış olan bir spor dalı henüz o vakitlerde futbol. Ulusal bir lig yok henüz ortalıkta İngiltere’de.

Her yılın belirli dönemlerinde FA Cup oynanmakta ve futbola gönül verenler o maçları iple çekmekte. Kupada maçlar eleme usulüyle oynanmakta ve amatör bir ruhla mücadele verilmekte. 1879 yılında ilk kez bir işçi takımı çeyrek finale kadar yükselmeyi başarmış durumda ve kupanın 1 numaralı favorisi ile kozlarını paylaşacak olmanın heyecanı içerisindeler. İşçi kulübünün sahibi bu prestijli turnuvaya büyük önem vermekte ve İskoçya’dan çok yetenekli 2 futbolcu getiriyor takıma tam da bu önemli maç öncesinde.

O vakitlerde futbol para için oynanan bir spor dalı haline dönüşmemiş henüz. Takımında para karşılığı futbolcu oynatmak da yasak. İşçi takımının sahibi bu yasağı delerek takımına kazandırıyor bu 2 İskoç genci. Onlara fabrikada bir iş, kalacak yer ve yemeğin yanı sıra sırf futbol oynadıkları için de ek ödeme yapıyor el altından.

İşçi takımının rakibi olan takımın tamamı zenginlerden oluşuyor. Fabrika sahipleri ve veliahtları olan bu genç adamlar, futbolun kurallarını koyan kişiler o vakitlerde aynı zamanda. Hem futbol üst kurulunda yer alıyor hem de sahada futbolcu olarak ter döküyorlar.

Genel olarak ortam tasviri bu şekilde dizide. Elbette her şeyin futboldan ibaret olduğu bir ortam söz konusu değil. Zengin işverenler ve fabrika işçileri arasında ortam gerginleşmek üzere. İşverenler, yaşadıkları ekonomik durgunluğun yansımalarını tamamen işçilere yansıtmakta kararlı olunca ardı ardına gelen maaş kesintileri işçi sınıfın biraz daha ezilmesine ve akabinde de sesini yüksek bir şekilde çıkarmak istemesine neden oluyor. Saha içinde mücadele sürerken bir yanda da hayat mücadelesi devam ediyor anlayacağınız.

İşçi takımının İskoçya’dan getirdiği yetenekli ve futbol zekası yüksek bir sporcu olan Fergus Suter karakterine The Terror dizisinden anımsanabilecek Kevin Guthrie hayat veriyor.

Parayı da en az futbol kadar önemseyen bir adam olan Fergus, herkesin aynı anda bir topun peşinden koştuğu bir kaos ortamında geçen maçlara yeni bir heyecan getirmeye çalışmakta. Sistem dizilişi ve taktik alanındaki yenilikçi fikirleriyle futbola yön vermek üzere Fergus.

Futbolda 1 numaralı kulübünün lider oyuncusu olan Arthur Kinnaird, uzun yıllardır ülkede futbolun en büyük yıldızı konumunda. İskoçya’dan gelen bir adama bu unvanını kaptırmayı da hiç düşünmüyor. Karaktere Alias Grace, Gunpowder ve London Spy gibi dizilerden anımsanabilecek Edward Holcroft hayat veriyor.

Arthur, ülkenin önde gelen sanayicilerinden birinin tek oğlu konumunda. Kendine güvenen ve göz önünde olmayı seven biri olan Arthur’u adil ve onurlu gibi sıfatlarla tanımlamak mümkün.

Arthur’un hamile eşi Margaret Alma Kinnaird rolünde The Spanish Princess ve Game of Thrones dizilerinden tanıdığımız Charlotte Hope karşımıza çıkıyor. Margaret’ın pek destekleyici bir eş görüntüsü çizmediğini söylemek mümkün.

Fergus’un sokakta şarkı söylerken görüp beğendiği ve hoşlanmaya başladığı güzel bir kadın olan Martha Almond rolünde Jamestown dizisinden tanıdığımız Niamh Walsh‘ı izleme şansı elde ediyoruz.

Martha, 2 yaşında bir çocuk annesi olan bekar bir kadın. Zengin bir iş adamının malikanesinde hizmetçilik yapıyor. Tıpkı erkek kardeşi gibi tutkulu bir işçi hakları savunucusu aynı zamanda Martha.

Fergus’un dahil olduğu işçi takımının sahibi James Walsh karakterini Temple, Indian Summers ve Misfits gibi dizilerden anımsanabilecek Craig Parkinson canlandırıyor.

Futbola büyük bir tutku duyan ve Fergus’tan çok büyük bir beklentisi olan James’in 200’e yakın işçi çalıştırdığı bir fabrikası bulunmakta. İşçilerini seven ve haklarına saygı duyan bir işveren olan James, bağlı olduğu loncada fikirlerine ortak olan başka bir iş adamı bulamamanın ve istemeye istemeye loncanın aldığı kararlara uymak zorunda kalmanın derin üzüntüsü içerisinde.

*Fergus’un yeni takımına İskoçya’dan birlikte geldiği futbolcu dostu Jimmy Love rolünde The Victim dizisinden anımsanabilecek James Harkness‘ı izliyoruz.

*Fergus ve Jimmy’ye James’ten aldığı ücretle evinin bir odasını kiralayan, güler yüzlü, sempatik, genç bir dul kadın olan Doris Platt rolünde The Living and the Dead, The Mill ve Good Cop gibi dizilerden hatırlanabilecek Kerrie Hayes karşımıza çıkıyor.

*Geniş kadroda Ben Batt (Jamestown, In the Dark, Scott & Bailey), Gerard Kearns (The Last Kingdom, Shameless, The Town), Henry Lloyd-Hughes (Killing Eve, The Pale Horse, Indian Summers), Joncie Elmore, Philip Hill-Pearson (Good Cop, Gunpowder), Sam Keeley (68 Whiskey, Dublin Murders), Daniel Ings (Lovesick, Instinct, The Crown), Lara Peake (Born to Kill) ve Kate Phillips (Peaky Blinders, Wolf Hall, My Mother and Other Strangers) gibi çok sayıda tanıdık sima yer alıyor.

Henüz ilk 2 bölümünü izlediğim dizinin fena gitmediğini söyleyebilirim. Futbol estetiği açısından çok fazla bir şey beklememek gerek diziden. İşçi hakları kısmı için de yüzeysel gidiyor diyebilirim. Diziyi izlememi sağlayan etmen ise fena çizilmediğini düşündüğüm karakterlere ve bolca tanıdık oyuncuya sahip oluşu. Bu ayarda devam ettiği sürece yeterli olacaktır benim için.

Bu da dizinin fragmanı:

Öğretmen || Her Zaman Hayattan Alınacak Bir Ders Vardır – Tanıtım

$
0
0

Mucize Doktor’un ardından FOX Türkiye vesilesiyle yine sosyal sorumluluk projesi niteliğinde bir yapımla tanıştık. 2019’da yayınlanan, 10 bölümlük Mr. Hiiragi’s Homeroom adlı Japon dizisinden ekranlarımıza uyarlanan Öğretmen, kısa zamanda reytinglerde kendine sağlam bir yer edinirken sizi kendisiyle tanıştırmak da boynumuzun borcu oldu.

KİMLİK BİLGİLERİ

Tür: Gerilim, Dram

Sezon/Bölüm Sayısı: Şimdilik ilk 3 bölümü yayınlandı.

Yayın Durumu: 4 Mart 2020 – devam ediyor

Süre: 110-120 dakika

Yapımcı: Medyapım & MF Yapım

Yönetmen: Koray Kerimoğlu | Uyarlama Senaryo: Rahşan Çiğdem İnan

Kanal: FOX Türkiye

Önemli Bağlantılar: Resmi SiteVikipediFacebookTwitterInstagramYoutube

KONU

Küçükkapı Lisesi’nde fizik öğretmeni olarak görev yapan Akif Erdem, 12-A sınıfının başarılı öğrencisi Rüya Örnek’in intihar etmesinden çok etkilenir ve buna kimin neden olduğunu ortaya çıkarabilmek için tehlikeli bir planı devreye koyar: 29 kişilik sınıfı rehin alacak ve gerçekler açıklanana kadar onların gitmesine izin vermeyecektir. Her yeni derste eski defterler açılacak, büyük sırlar ortaya çıkacak ve kimin ak, kimin kara olduğunu herkes öğrenecektir.

KARAKTERLER

  • Akif Erdem (İlker Kaleli): Küçükkapı Lisesi’nde fizik öğretmenliği yapıyor. Dışarıdan gizemli ve içine kapanık biri olarak göründüğü için öğrenciler ona ‘ezik’ yaftası yapıştırsa da hassas, zeki ve idealist biri. Nişanlısının ardından Rüya’nın başına gelenler de onu sarsarken gerçeklerin peşine düşüyor.
  • Zeynep (Ceren Moray): Küçükkapı Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaparken korkunç bir trafik kazası sonucu yoğun bakıma giriyor. Akif’e deliler gibi aşık, uysal ve kararlı biri. Onun aylar boyunca yaşam savaşı vermesine sebep olan kazanın ardında daha büyük bir şeyin olduğundan habersiz.
  • Gizem (Afra Saraçoğlu): Rüya’nın en yakın arkadaşı. Ona yapılan zorbalıktan rahatsız olsa da çevre baskısı nedeniyle sesini çıkaramıyor. Sessiz, sakin biri olsa da içinde büyük fırtınalar kopuyor. Sınıf arkadaşlarının hırçın davrandığı Akif’e karşı yakınlık duyuyor.

  • Yılmaz (Serkan Keskin): Eski öğretmen, şimdilerde polislik yapıyor. Akif’in ihbarının ardından kendini rehine vakasının içinde buluyor. Rehineleri kurtarmak için büyük çaba gösterse de düşmanının hep bir adım önde oluşu işini zorlaştırıyor.
  • Taner (Serhat Kılıç): Küçükkapı Lisesi’nin müdür yardımcısı. Zamanında bir öğrencinin hayatını kurtardığı videosuyla büyük sükse yaptığı için eğitim camiasında büyük bir kredisi var. Nabza göre şerbet vermesini bilen ve gösteriş yapmaktan çekinmeyen biri.
  • Metin (Şerif Erol): Emniyet Müdürlüğü’nde başkomiser. İçine düştüğü beladan yakayı kurtarabilmek için Yılmaz’la birlikte işin peşine düşüyor. Ancak onun da göründüğü gibi biri olmadığı, yaşanan gelişmelerle birlikte ortaya çıkacak.

SON SÖZ

Kendi adıma son dönemin en yetenekli oyuncularından biri olan İlker Kaleli’nin daha önce birçok teklifi reddettikten sonra bu diziyi kabul etmesi sayesinde merakım ve beklentim yükselmişti. Neyse ki kendisi yine bizi yanıltmadı ve iki yıl aradan yine özel bir yapımla TV ekranlarına döndü. Poyraz Karayel ile yaptığı büyük çıkışın ardından performansında ondan esintiler görecek miyiz diye düşünürken eski karakterini tamamen unutturup Akif’e kendini adamış olması hayranlık verici. Hatta her bölüm küçük bir oyunculuk gösterisi yapıyor desem pek de abartmış olmam.

Dizinin ağırlıklı olarak tek mekanda geçmesi nedeniyle genç kadro da kendilerine düşen büyük işin üstesinden hakkıyla geliyor. Henüz karakterleriyle çok yakından tanışmamış olmamıza rağmen Ceren Moray, Serkan Keskin, Serhat Kılıç gibi oyunculuklarından şüphe duymadığım isimleri görmek de şahsen sevindirici. Tabii kadroyu övüp gerisini de kenara atmayalım; çünkü ortada Türk televizyonları için bıçak sırtı olan bir konuyu başarıyla ülkemize uyarlayan, çoğu dizinin aksine bir yandan düşündüren, bir yandan isyan ettiren ama her anlamda incelikli, derin ve önemli bir iş var. İzleyecek olanlara iyi seyirler.

FRAGMAN VE JENERİK

She – Tanıtım

$
0
0

Netflix, 20 Mart 2020 tarihinde Hindistan yapımı yeni bir diziyle buluşturdu izleyicileri: She

Gerilim ve psikolojik drama ögelerini harmanlayan, tek karakterin merkezde olduğu bir suç draması olan She‘nin ilk sezonu 7 bölümden oluşuyor. 2. sezonunun olup olmayacağı ise henüz belli değil. Dizinin bölüm süreleri ise 31-43 dakika arasında değişmekte.

Hint sinemasını yakından takip eden izleyicilerin Rockstar, Cocktail, Tamasha ve Jab We Met gibi filmlerin yaratıcısı veya yönetmeni olarak ismini anımsayabileceği Imtiaz Ali, dizimizin yaratıcısı konumunda. Dizinin yapımcı kadrosunda ise Ajit Andhare, Kanchan Marathe, Sarita Patil, Tanmai Rastogi ve Sudhanshu Vats gibi isimler yer alıyor.

Mumbai’de polis memuru olarak görev yapan, 29 yaşında bir kadın olan Bhumika Pardeshi’yi merkezine alıyor hikayemiz ve onun içerisinde olmadığı çok fazla sahne barındırmıyor genel olarak baktığımızda.

7 senedir polislik yapmakta olan Bhumika karakteri, riskten uzak bir yaşamı tercih eden, korkularıyla yüzleşmekten çekinen, toy bir erkek çocuğu görüntüsüne sahip bir kadın olarak önümüze servis ediliyor ilk etapta. Trafik polisliği, masa başı görevler vb. küçük çaplı işlerle ilgilenmiş şu ana kadar Bhumika meslek hayatında. Büyük çaplı bir operasyon tecrübesi bulunmamakta.

Yürütülmekte olan büyük bir uyuşturucu karteli operasyonuna yardımcı olmak üzere emniyet müdürlüğündeki üst düzey yetkililer tarafından görevlendiriliyor Bhumika ve hikayemiz başlıyor. Bhumika’nın istemeye istemeye kabul ettiği bu görev, bir hayat kadını kılığına girerek kartelin Mumbai ayağının önemli bir ismi olan Sasya’nın yakalanmasını sağlamak. Bhumika’nın daha önce bu tarz gizli bir görev tecrübesi bulunmadığı gibi kadınlığını kullanmak konusunda da ciddi eksikliklerinin olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

Bhumika, tek bir operasyonla sınırlı kalması gereken görevinin uzamasıyla hem mesleki açıdan zor ve gerilim dozu yüksek bir sürecin içerisine girecek hem de söz konusu operasyon sırasında içerisinde uyanan duygular neticesinde kendini yeniden keşfetmeye başlayacak. Geçmişte bir takım acı tecrübeler yaşamış olan Bhumika, uzun bir süredir nadasa bırakmış olduğu cinsel dürtülerinin uyanmaya başladığını görecek ve bu dürtülerin üzerine üzerine gitmeye başlayacak.

*Babası uzun yıllardır ortalıkta olmayan, anne ve kız kardeşinden oluşan ailesinin geçimini sağlayan kişi konumunda olan, 2 senedir devam eden ve bir türlü sonuçlanmayan bir boşanma sürecinin içerisinde debelenen, yoksul bir semtte, kötü ve küçük bir dairede yaşayan bir kadın olan Bhumika karakterine Aditi Sudhir Pohankar hayat veriyor.

*Uyuşturucu karteli operasyonunu yöneten dedektif konumundaki Jason Fernandez rolünde Vishwas Kini‘yi izliyoruz.

*Bhumika’nın söz konusu ilk ciddi görevindeki hedefi konumundaki Sasya karakterini Vijay Varma canlandırıyor.

*Fernandez’in amiri Sirish Mathur rolünde Paritosh Sand, Bhumika’nın polis merkezinden iş arkadaşı Mhatre rolünde Ajay Jadhav, Bhumika’nın annesi rolünde Suhita Thatte, Bhumika’nın kocası Lokhande rolünde Sandeep Dhabale ve Bhumika’nın kız kardeşi Rupa rolünde ise Shivani Rangole karşımıza çıkıyor dizide. Kadroda ayrıca Kishore Kumar da yer alıyor.

Yeterli bir dizi oldu benim için She. İlgi çekici ve sürükleyici hikayesi vardı. Bhumika karakterini takip etmesi de oldukça keyifliydi genel olarak baktığımızda. Başka bir ülkede çekilen bir dizi olsa konusu gereği daha cesur bir dizi olabilirdi elbette ama söz konusu Hindistan olunca bu kadarı bile fazla gelmiş olabilir belki de ülke insanına.

Sezonun kapanışı 2. sezonu istetir bir şekilde oldu. Umarım onay haberi gelir bir an önce ve bu macera devam eder.

Bu da dizinin fragmanı:


Canlı poskete ne dersiniz?

$
0
0

posketÇoğunluğumuzun evde olduğu bu günlerde canlı bir posket ile diziler üzerine konuşmak sizce de hoş olmaz mı?
Epeydir ara verdiğimiz posket yayınlarımızın en yenisinde bu kez bir stüdyo vb. bir ortam yerine, evimizden evlerinize konuk olacağız. Bendeniz dkamoy, bu kez evimizin ikincisi ile karşınızda olacağım.

26 Mart 2020, Perşembe günü 20:30’da
Youtube 22dakikatube kanalımızdan
canlı yayına çıkacağız.

 

Olası sorularınız ve yanıtlarımız:

Bölümün konusu ne? Kaç dakika öteceksiniz?

2019 ve 2020’de karşımıza çıkan yenilerden bazılarını masaya yatırmaya çalışırken, eskilere de değineceğiz.
Süre çoğu zaman olduğu gibi belirsiz.

Nasıl izleyeceğiz? Biz de katılabilir miyiz?

Youtube’da 22dakikatube kanalımızdan izleyebilirve yorumlarınızla katılabilirsiniz.

O gün o saatte işim var, banttan yayın olacak mı?

Youtube’un eli armut toplamaz herhalde, yayın bitince cansız olarak yerini alır.*
(Yayının kaydını 22dakika’nın posket sayfasına da koyacağız. Ancak aynı gün koyamayabiliriz, alıcılarınızın ayarlarıyla oynamayın.)

Unutkanım ben. Hatırlatırsınız değil mi?

Saatlerinizi kurun, unutmayın. Bak biz unutuyor muyuz?

* Eski posketleri bu kanala ekleme çalışmalarımız devam ediyor. Arşivimizdeki çoğu bölümde kullandığımız fragman ve müzikler nedeniyle telif engeline takıldığımızdan ve arşiv de kalabalık olduğu için o iş biraz yavaş ilerliyor. Yarısı tamamlandı. Hepsi tamamlanınca bir anda açılacak.

Self Made: Madam C. J. Walker’ın Hikâyesi || Tanıtım

$
0
0

Self Made: Inspired by the Life of Madam C. J. Walker, 20 Mart 2020 tarihinde Netflix’te yayınlanan ve uzunlukları 45-50 dakika arasında değişen 4 bölümden oluşan bir Netflix mini dizisidir. Gerçek olaylardan esinlenerek hazırlanan dizi, A’Lelia Bundles‘ın On Her Own Ground adlı kitabından uyarlanmıştır ve Madam C. J. Walker’ın hayat hikâyesini anlatmaktadır.

Madam C. J. Walker Kimdir?

Sarah Breedlove adıyla 23 Aralık 1867 yılında ABD’nin Delta, Louisiana bölgesinde dünya gelen Sarah Walker, Amerikalı bir girişimci, hayırsever ve sosyal aktivist olarak tanınmaktadır. Amerika’da kendi çabasıyla milyoner olan ilk kadın olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiştir. Sarah Walker, Madam C. J. Walker Manufacturing Company adında bir fabrika kurarak Amerika’daki siyahi kadınlar için kozmetik ve saç bakım ürünleri geliştirerek ve bu ürünleri pazarlayarak kendi servetini kazanmıştır. Küçük çapta başlayan kariyeri yaşadığı bölgeden Indianapolis’e taşındıktan sonra değişmiş ve giderek işini ve tanınırlığını artırmıştır. Ülke çapında bir üne kavuşan Madam Walker, hayırseverliği ve aktivizmi ile de tanınmış, ülkedeki birçok siyahi kadına iş imkânı sağlamış, birçok organizasyona katılarak bağışlarda bulunmuştur. Öldüğünde Amerika’daki en zengin siyahi iş kadını ve kendi çabasıyla zengin olan ilk siyahi kadın unvanlarına sahipti. Madam C. J. Walker adını, 1926’da ölen ve üçüncü kocası olan Charles Joseph Walker’dan almış ve bu isimle ünlü olmuştur.

Oyuncu Kadrosu

Diziye adını veren Madam C. J. Walker karakterini, 2012 yılında The Help (Duyguların Rengi) adlı filmle en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar ödülünü kazanan ve Hidden Figures (Gizli Sayılar) ve The Shape of Water (Suyun Sesi) gibi filmlerde tanıdığımız Octavia Spencer canlandırmaktadır. Ayrıca Sarah Walker’ın kocası C. J. Walker rolünde Blair Underwood (Quantico, Marvel’s Agents of S.H.I.E.L.D.), yakın arkadaşı ve şirketinin en iyi elemanı Ransom rolünde Kevin Carroll (The Leftovers, Snowfall) ve hem kendisi gibi kozmetik sektöründe çalışan hem de rakibi olan Addie Monroe rolünde ise Carmen Ejogo (True Detective) karşımıza çıkıyor.

Yazarın Görüşü

Evden çıkamadığımız bu karantina günlerinde Netflix’te denk geldiğim ve dört bölümünü de bir oturuşta izlediğim bir dizi oldu Self Made: Inspired by the Life of Madam C. J. Walker. İsmi kadar uzun olmayan, draması dozunda ve sosyal mesajını da düzgün bir şekilde veren başarılı bir dizi. Hem dönem dizisi olarak başarılı bir atmosfere sahip hem de yer yer sizi iyi hissettirecek sıcak bir havası var dizinin. Amerika’da siyahilerin geçmişte neler yaşadığını zaten hepimiz biliyoruz ve bu konuda onlarca dizi-film yapılmıştır. Self Made, hem Amerika’da siyahilerin yaşadıkları hem kadınların toplumdaki yeri hem de iş dünyasında kadınlara bakış açısı gibi tek başına bile farklı bir dizi-film konusu olabilecek bu üç temayı bir çatı altında toplayıp güzel bir şekilde bize sunmuş kısacası. Biyografik yapımlar izlemeyi sevenlere tavsiyedir.

Fragman

Flesh and Blood — Tanıtım

$
0
0

ITV kanalı 24 Şubat’ta yeni bir drama dizisini ekrana getirdi. Sezonu dört bölüm süren Flesh and Blood peş peşe dört gün halinde yayınlanarak ekran hayatını tamamlandı.

Mini dizi özelliğindeki aile dramasında başrolleri Francesca Annis (Cranford), Russell Tovey (Looking, Quantico, Years & Years), Stephen Rea (The Honourable Woman) ve Imelda Staunton (Harry Potter serisi, Vera Drake) paylaşıyor.

Kadroda Claudie Blakley (Manhunt), Lydia Leonard (Gentleman Jack), Sharon Small (Trust Me), Lara Rossi (Crossing Lines), Keir Charles (Love Actually), Vincent Regan (Victoria), David Bamber (The Bourne Identity), Stephanie Langton (Ransom) ve Clara Indrani (Vera) de yer alıyor.

Yapımını Silverprint Pictures, senaryosunu Sarah Williams (The Long Song), yönetmenliğini Louise Hooper üstlendi.

45 yıllık bir evliliğin ardından dul kalan Vivien (Francesca Annis), 70’ine yaklaşmış bir kadındır. Mark’la tanışınca ayakları yerden kesilir ama üç çocuğunda bu durum şok etkisi yaratır. Mark (Stephen Rea), dışarıdan göründüğü kadarıyla Vivien’i seven ve onu mutlu etmek isteyen kız babası, emekli bir cerrahtır. Ama gerçekten de öyle midir?

Uzun süredir gizli kalan sırlar ve yalanlar Mark’ın gelişi sonrası ortaya çıkarken herkes Mark’la ilgili daha fazla şey de öğrenir.


Kardeşlerden Helen (Claudie Blakley), kariyerini hastane yönetimi üzerine yapmış bir kadın. Helen’ın işteki stresini alkol ile atmayı tercih etmesi eşiyle ve kızıyla olan ilişkisini olumsuz etkiliyor. Jake (Russel Tovey), kişisel antrenör olarak çalışan iki çocuk babası bir adam. Kumar problemi nedeniyle eşiyle arası bozulmuş ve ayrılmışlar. Hem kendisini toparlamaya hem de ailesini bir araya getirmeye uğraşıyor. Natalie (Lydia Leonard) dansçı-oyuncu-sanatçı olma hayalleri boşa çıktıktan sonra bir müteahitin asistanı olarak çalışmaya başlayan bir kadın. Onu da evli patronuyla olan ilişkisini çevresinden saklamaya çalışırken buluyoruz.

Dizinin ana karakterlerinden Mary (Imelda Staunton) ise çocukların doğumundan beri yan evde oturan komşu. Vivien’in en yakın arkadaşı, ailenin yakın dostu. Mark’ın Vivien’in hayatına girişi en büyük uğraşı ailenin bireyleri olan Mary’yi de etkiliyor.

Flesh and Blood, aile draması olduğu kadar bir suç draması aynı zamanda. Belirsiz bir gelecekte bir olay olmuş ve birisi bundan dolayı zarar görmüş. Karakterler bu nedenle polis sorgusuna giriyorlar. Her bölüm aslında belli bir karakterin yaptığı tanıklıkla geçiyor.

Sorgu sahneleri ağırlıklı değil veya ana hikaye sorgunun etrafında ilerlemiyor. Karakterin perspektifini ve verdiği cevapları öğreniyoruz, sağlıklı olduğunu öğrenmemizle onu elemiş oluyoruz ve yaşananlarla ilgili daha fazla detay ortaya çıkıyor.

Flesh and Blood, sezonunu istediğim gibi bitirdi; bence güzeldi de. İsteseler devam edebilirler, ederlerse niye demem ve devam da ederim. Ama bahsedildiği gibi mini kalırsa da kendimi rahatsız hissetmem. Mary karakteri belki meraklı komşu profiliyle bir tık fazlaydı ama Imelda Staunton’ın da katkısıyla idare etmesi zor olmadı. Russel Tovey, karakteri Jake’in hikayesi ve Francesca Annis de güzel bonustu. Merak ettiriciliği de tutturdukları kanısındayım.

Flesh and Blood genel olarak böyle bir dizi. İyi seyirler.

Fesat Mukayese: Flesh and Blood > Gold Digger

2020 Nisan’da TV Ekranı

$
0
0

Malumunuz Koronavirüs salgını ülkemiz de dahil bütün dünyayı etkilemiş durumda. Bu ay ekrana gelecek dizilerin bazıları da (Fargo ve The Walking Dead uzantı dizisi) ileri bir tarihe ertelendi. Ülkemizde de görülmeye başlayan bu virüsten dolayı çoğu işletmeler kapalı ve herkes evlerinde kalmış durumda. Evde kaldığımız bu günlerde vaktimizi çoğunlukla dizi izleyerek geçirmekteyiz. O yüzden #evdekal diyoruz ve bu ay hangi diziler geliyormuş bir bakıyoruz.

Nisan ayı ekranı sizlerle…

YENİ GELENLER

2 Nisan – Broke (CBS) (Fragman)

3 Nisan – Home Before Dark (APPLE TV) (Fragman)

3 Nisan – Tales from the Loop (AMAZON) (Fragman)

6 Nisan – Flipped (QUIBI) (Fragman)

6 Nisan – Survive (QUIBI) (Fragman)

6 Nisan – Most Dangerous Game (QUIBI) (Fragman)

6 Nisan – The Fugitive (QUIBI) (Fragman)

12 Nisan – Run (2020) (HBO) (Fragman)

13 Nisan – Paradise Lost (SPECTRUM) (Fragman)

13 Nisan – The Baker and the Beauty (ABC) (Fragman)

15 Nisan – Mrs. America (FX & HULU) (Fragman)

17 Nisan – #blackAF (NETFLIX) (Fragman)

23 Nisan – Ghost in the Shell: SAC_2045 (NETFLIX) (Fragman)

24 Nisan – Defending Jacob (APPLE TV) (Fragman)

24 Nisan – Aşk 101 (NETFLIX) (Fragman)

26 Nisan – Penny Dreadful: City of Angels (SHOWTIME) (Fragman)

27 Nisan – I Know This Much Is True (HBO) (Fragman)

Zerozerozero — Tanıtım

$
0
0

Amazon Prime, Sky Atlantic ve Canal+ ortaklığıyla geçtiğimiz ay yeni bir drama dizisi ekran hayatına başladı. 14 Şubat’ta Sky üzerinden İtalya’da yayınlanmaya başlayan Zerozerozero‘nun sezonu 8 bölümden oluşuyor. Bölümler, 6 Mart’ta Prime Video’ya geldi.

Ülkemizdeki yayını ise BluTV bünyesinde gerçekleşti. İtalyan suç draması Gomorrah’ın arkasındaki Roberto Saviano’nun kitabından uyarlanan Zerozerozero, çok dilli suç draması türünde bir yapım.

Konusu:

Sipariş: Uyuşturucu

Alıcı: Ndrangheta

İtalya’da faaliyet gösteren köklü suç çetesi. Çetenin başındaki Don Minu La Piana’nın pozisyonu torunu Stefano ve Curtiga ailesi  tarafından tehdit altında.

Satıcı: Enrique ve Jacinto Leyra

Meksika’da faaliyet gösteren Leyra Kardeşler, işlerini Manuel Contreras ve yozlaşmış askerlerinin desteğiyle gerçekleştirmekte.

Taşıyıcı: Lynwoods ailesinin kargo şirketi

Şirketin başında Edward Lynwood (Gabriel Byrne) bulunuyor, yönetmesinde kızı Emma Lynwood (Andrea Riseborough) yardımcı oluyor. Emma’nın sağlığı pek de yerinde olmayan  ve bu zaman kadar aile işinden uzak kalmış erkek kardeşi Chris (Dane DeHaan) de bu dönemde onlara katılıyor.

>> Sonuç?

Ndrangheta’nın iç savaşı nedeniyle kargo Afrika’ya doğru yönlendirilir. Yaşanan gecikme tarafların hepsi için dramatik sonuçlar doğurur.

Gabriel Byrne’ı ve Dane DeHaan’ı daha önce In Treatment (tavsiyedir) dizisinde birlikte izlemiştim. DeHaan’ı tanıdığım proje de olmuştu. Uyuşturucu sevkiyatı ve benzer konulu diziler pek de ilgimi çekmiyor aslında ama yine de bu yüzden denemek istedim. İzlediğime memnunum.

Zerozerozero benim izledikçe alıştığım ve sevdiğim dizilerden biri oldu. Byrne’ın istediğim ölçüde yer aldığını iddia edemem ama sorun olmadı. İkinci yarısından daha fazla memnun kaldım. Finali de buna dahil, aşağı yukarı toparlayarak iyi bir kapanış yaptılar. Devamı gelirse izlerim, gelmezse de sorun değil.

Dizinin hikayesi İtalya, Meksika, İngiltere, Sudan, Mali vs. derken pek çok ülkeye uğruyor. Üstelik hangi ülkeye geçiyorlarsa o ülkenin yerel diliyle devam ediyorlar. Dolayısıyla İtalyanca, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve daha fazlasını sezona yediriyorlar. Bunun bazen dikkatimi dağıttığı oldu ama bu, benimle ilgili bir durum da olabilir.

Ayrıca Meksika veya İtalya tarafından ziyade iki tarafın ortasındaki Lynwood ailesinin hikayesi (oyuncuların da etkisiyle) ilgimi daha çok çekti. Meksika ve İtalya taraflarını ise genel değerlendirirsem fena idare etmediler. Ama cephe sayısı birazcık daha az olsaydı da olurmuş.

Zerozerozero, genel olarak böyle bir yapım. Benzer kulvardaki Narcos’u karşılaştırma yapmamak adına ayrı bir köşeye koymakla birlikte Zerozerozero da kendi çapında ilgi çekebilecek bir dizi. İyi seyirler.

Almost Paradise – Tanıtım

$
0
0

30 Mart 2020 tarihinde WGN America’da Almost Paradise isimli bir drama başladı. Aksiyon ve komedi soslu bir suç draması olan Almost Paradise‘ın yaratıcıları Dean Devlin ve Gary Rosen. Yapımcı koltuğunda bu ikiliye Rachel Olschan ve Marc Roskin eşlik ediyor. Dizinin ilk sezonu 10 bölümden oluşacak. Bunlar da diziye ait kısa fragmanlar:

KONU

Amerikalı eski bir narkotik ajanı olan Alex Walker, zorla emekli edilmesinin ardından Filipinler’e bağlı Cebu Adası’na taşınır. Yüksek tansiyon ve stres sorununu dizginleyebilmek umuduyla taşındığı bu turistik adada yeni ve huzurlu bir yaşama başlamak niyetindedir. Ancak etrafında gelişen bir suç vakasına kayıtsız kalamaz ve kendini bir uyuşturucu operasyonunun içerisinde bulur. Cebu’da görev yapan 2 yerel dedektif ile bir takım olmak ve aksiyona geri dönmekten başka bir çaresi yoktur.

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

*Alex Walker karakterine Leverage ve The Librarians dizilerinden tanıdığımız Christian Kane hayat veriyor.

Alex’in 15-20 yıllık şaşalı bir kariyeri olmuş ve bu kariyer yaklaşık 9 ay önce İspanya’daki bir operasyon sırasında başına gelen bir takım olaylar neticesinde oldukça kötü bir şekilde sona ermiş. Görevden uzaklaştırılmasının ardından soluğu Cebu’da almaya karar vermiş. Yaklaşık 15 yıl önce bir yatırımda bulunmuş buraya geldiği bir görev sırasında emeklilik günlerini düşünerek Alex. Sahil kenarında güzel bir yerde bir hediyelik eşya dükkanı satın almış içinde küçük de bir odası olan. 15 yılda çok şey değişmiş elbette adada. Alex’in dükkanının bitişiğine çok büyük bir ‘resort hotel’ yapılmış. Alex’in dükkanı da tüm bu şatafatın arkasındaki yıkık dökük bir harabe konumunda şu an için. İyi bir yemek için biraz emek gerek anlayacağınız.

Alex için bir şeylere kayıtsız kalmaya çalışsa da kalamayan, biraz huysuz, biraz da alaycı bir tip diyebiliriz.

*Alex’in beraber çalışmak zorunda kaldığı güzel dedektif Kai Mendoza rolünde Samantha Richelle‘i, Kai’nin ortağı olan Dedektif Ernesto Alamares rolünde ise Arthur Acuña‘yı izliyoruz yardımcı rollerde.

*Cebu Polis Departmanı Şefi Ike Ocampo rolünde Nonie Buencamino, Alex’e komşu otelin müdürü olan Cory Santos rolünde ise Ces Quesada karşımıza çıkıyor dizide ayrıca. Simon London ise uluslararası bir uyuşturucu operasyonu için adaya gelen ve Alex’i geçmişten tanıyıp ondan pek haz etmeyen Amerikalı bir ajan olan Walton Zivic rolüyle karşımıza çıkıyor ilk bölümde tekrar eden bir rol olması muhtemel bir rolle.

YAZARIN NOTU

İlk bölümünü izleyip fena bulmadım dizinin. Vasat ama izlenesi bir dizi olduğu kanaatindeyim. Christian Kane‘i daha önce yer aldığı popüler dizilerde izlemeyi seven kitlenin onu burada da keyifle takip edeceğini düşünüyorum. Bir dizi örneği verecek olursam da Reef Break‘i seven, bunu da sever diyorum.

Korona Günleri İçin TV’den Ev Arkadaşı Önerileri

$
0
0

Koronavirüs salgınının dünyayı derinden sarstığı bu talihsiz günlerde evde kalmanın önemi artmış durumda. Evde kalıp kendimizi izole etmeye çalıştığımız bu dönemde kendinize ev arkadaşı olarak bir TV karakteri seçecek olsaydınız kimi seçerdiniz? Konuyla ilgili eğlenceli yorumlar bırakalım ve biraz kafa dağıtalım istedim. Ben birkaç örnekle oturumu açıyorum ve sizin de coşkulu katılımınızı bekliyorum o zaman.

Kitchen Confidential‘in yakışıklı şefi Jack Bourdain (Bradley Cooper) ile ev arkadaşı olup muhteşem yemekler yapmak isteyenler olabilir mesela.

Soundtrack‘ten Joanna Kassem (Jenna Dewan) ile birlikte yaşayıp bolca dans ederek formda kalmak isteyenler de olabilir.

Müzik ruhun gıdasıdır. One Tree Hill‘den Haley James (Bethany Joy Lenz) söyler, ben de dinlerdim diyenlere saygılar.

The Odd Couple‘a 3. olmak isterdim diyenler de olabilir mesela. Felix Unger (Thomas Lennon) yemek ve temizliği halleder nasıl olsa ben de Oscar Madison (Matthew Perry) ile çoklu TV odasında eski maçları izleyip tartışırdım umarsızca diye düşünebilirsiniz.

Çok daha farklı bir şey arayışı içerisinde olanlar, Secret Diary of a Call Girl‘den Belle (Billie Piper) ile ev arkadaşı olup onun sekteye uğrayan işlerini internet üzerinden şekillendirmesine yardımcı olabilirler.

Mary + Jane‘den Paige (Jessica Rothe) ve Jordan (Scout Durwood) ile ev arkadaşı olup hem umarsızca eğlenir hem de eldeki satılamayan stokları (!) temizlerdim keyifle diyenler de olabilir mesela içten içe.

Future Man‘den Josh Futturman (Josh Hutcherson) ile ev arkadaşı olup evde kalma sürenizi azaltabilirsiniz bu arada. Josh, Tiger (Eliza Coupe) ve Wolf (Derek Wilson) ile zamanda yolculuğa çıkmadığınız zamanlarda da Josh ile bilgisayar oyunu oynarsınız evde en kötü ihtimalle.

Efsane dizi Friends‘i de unutmayalım son olarak. Chandler (Matthew Perry) ve Joey (Matt LeBlanc) ile ev arkadaşı olup Monica (Courteney Cox) ve Rachel‘a (Jennifer Aniston) da karşı komşu olabilirsiniz elbette. Çekilmez karakterleriyle bu eğlenceli ortamı bozabilecek olan Ross (David Schwimmer) ve Phoebe‘nin (Lisa Kudrow) kendi evlerinde inzivada olduklarını ve sizi rahatsız edemeyeceklerini de belirterek olayın ekstra cazipliğinin de altını çizeyim isterseniz.


Home Before Dark – Tanıtım

$
0
0

Apple TV+, izleyicilerini yeni dizilerle buluşturmaya devam ediyor. Bunlardan en sonuncusu da 3 Nisan 2020 tarihinde izleyicilerinin beğenisine sunduğu Home Before Dark oldu. Dizinin 10 bölümden oluşan ilk sezonu toplu olarak yayınlandı. Dizinin bölüm süreleri ise 40-60 dakika aralığında değişmekte.

Home Before Dark‘ın yaratıcıları Dana Fox ve Dara Resnik. Bu ikiliye yapımcı koltuğunda Jon M. Chu, Sharlene Martin, Joy Gorman Wettels, Rosemary Rodriguez ve Bonnie Benwick gibi isimler eşlik ediyor.

Gerçek bir olaydan esinlenilerek kaleme alınan dizi, şu an 13 yaşında olan Hilde Lysiak isimli bir soruşturmacı gazetecinin henüz 9 yaşındayken peşine düştüğü olası bir cinayet hikayesiyle ilgili o vakitlerde kaleme aldığı haberlerden uyarlanmıştır.

Gizem unsurunun ön plana çıktığı bir suç ve aile draması diyebiliriz bu arada Home Before Dark için.

KONU

Hikayemizin ana kahramanı olan Hilde Lisko, yaşamının ilk 9 yılını Brooklyn’de geçirmiş bir çocuk. Çok minik yaşlardan itibaren bir gazeteci olan babasının gölgesinde sulanmış, aşılanmış ve yetişmiş bir araştırmacı gazeteci Hilde. Brooklyn’de yaklaşık 100 abonesi olan bir haber kaynağı konumundaymış yaşına göre normal olmayan bir analitik zekaya sahip olan Hilde.

Babasının işleri yolunda gitmeyince ekonomik olarak zor duruma düşen ailesiyle birlikte Brooklyn’den şehir dışında, göl kenarında konumlanmış küçük bir kasabaya taşınmak zorunda kalıyor Hilde. Babasının çocukluğunu geçirdiği ve sonrasında uzaklaştığı bir kasabaya. Hilde orada da araştırmacı gazeteci ruhunu korumaya devam ediyor taşındıkları ilk günden itibaren. Birkaç gün içerisinde de gizem dolu bir haber yakalıyor. Polislerin bir kaza olarak rapor ettiği, onun ise bir cinayet olduğundan şüphelendiği bir ölümün arkasını kaşımaya başlıyor kararlı bir şekilde aldığı tüm negatif tepkilere rağmen.

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

 

Hilde Lisko (Brooklynn Prince): Konu bölümünde kendisinden epey bir bahsettiğimiz Hilde, alışkın olmadığımız seviyede zeki bir çocuk. Ayrıca yaşına göre çok da olgun. Ne istediğini bilen, kararlı, başına buyruk, soğukkanlı, korkusuz bir yapısı var.

 


 

Matthew (Jim Sturgess): Hilde’nin mesleği gazetecilik olan ve şu sıralar işleri yolunda gitmeyen babası. İstemeye istemeye memleketine, aile evine dönmek zorunda kalıyor ekonomik şartlar nedeniyle. Onu huzursuz eden bir geçmiş hikayesi mevcut bu kasabada.


 

Bridget (Abby Miller): Hilde’nin annesi. 3 kız çocuğu büyütmenin normal bir yorgunluğu var üzerinde. Hilde’nin başına buyruk hallerinden zaman zaman rahatsız olsa da kızının gazetecilik hayalini destekleyen bir anne Bridget.

 


 

Izzy (Kylie Rogers): Hilde’nin ablası. Hilde’ye oranla çok daha normal ve sosyal bir çocuk olduğunu söylemek mümkün. Hilde’nin kendini günün her anında olaya kaptırmalarından rahatsız olsa da o da kardeşinin tutkusuna saygı duymakta.

 


 

Kim Collins (Joelle Carter): Hilde ve Izzy’nin gittiği okulun müdiresi. Hilde’nin başına buyruk hallerinden rahatsızlık duyuyor.

 

 


 

Frank Briggs (Louis Herthum): Kasabanın şerifi.

 

 

 


 

Frank Briggs Jr. (Michael Weston): Kasabanın şerif yardımcısı ve aynı zamanda şerifin oğlu.

 

 


 

Mackenzie “Trip” Johnson (Aziza Scott): Polis merkezinde görevli memurlardan biri. Hilde’ye alaycı bir tavırla yaklaşan şerif ve oğlunun aksine ona karşı anlayışlı ve yardımsever bir yaklaşım sergiliyor.

 


 

Donny ve Spoon (Jibrail Nantambu ve Deric McCabe): Hilde’nin yeni okulunda edindiği ilk arkadaşları. Donny, dansa tutku duyan muzip bir çocuk.

 


Hilde’nin küçük kardeşi olan, Hilde kadar olmasa da zeki bir çocuk olan Ginny rolünde ise Mila Morgan karşımıza çıkıyor. Kadroda ayrıca Adrian Hough, Sandy Sidhu, Kiefer O’Reilly ve Whitney Peak gibi isimler yer alıyor.


YAZARIN NOTU

Henüz ilk bölümünü izlediğim diziden oldukça memnun kaldığımı söyleyebilirim. Diziye karşı ilk etapta ön yargılı bir şekilde yaklaşmış ve bir çocuk dizisi olabileceğini varsaymıştım ama yanılmışım açıkçası. Hikayesini ilgi çekici bulduğumu, sunumunun da gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim ayrıca. İlk bölümde kullanılan müzikler de tadındaydı bu arada. 9 yaşındaki bir çocuğun böylesine yüksek bir analitik zekaya sahip olmasının normal ve olası bir durum olmadığı gerçeğini görmezden geldiğimiz takdirde hiçbir sıkıntı yok diyebilirim şu an için.

Benim diziyle ilgili söyleyeceklerim şu an için bu kadar. İzlemeye niyeti olanlara iyi seyirler dilerim.

FRAGMAN

Broke – Tanıtım

$
0
0

CBS’in yeni komedisi Broke‘un tanıtımıyla karşınızdayız bugün.

2 Nisan 2020 tarihinde başlayan dizi, perşembe akşamları yayınlanmaya devam edecek. Dizi, 0.90 reyting oranı ve 7.069.000 izleyici sayısı elde ederek başladı ekran macerasına bu arada.

Çoklu kamera yöntemiyle çekilen, kahkaha efektli bir aile komedisi olan Broke‘un yaratıcısı Alex Herschlag. Yönetmenliğini Victor Gonzalez üstleniyor. Yapımcı koltuğunda Herschlag’a Jennie Snyder UrmanJaime CamilGuillermo Restrepo, Howard T. Owens, Joanna Klein, Maria Lucia Hernandez Frieri, Gonzalo Cilley ve Ben Silverman gibi isimler eşlik ediyor.

Pobres Rico isimli Kolombiya dizisinden esinlenilerek kaleme alınan Broke ile ilgili bir de tırıvırı bilgi verelim isterseniz. Jaime Camil, 1951-1957 yılları arasında yayınlanan I Love Lucy isimli komedi dizisinin başrollerinden biri olan Desi Arnaz‘ın ardından son 63 yıllık süreçte bir CBS komedisinde ‘başrol oyuncu’ unvanı almış olan ilk Latin oyuncu olmayı başarmış bu dizideki rolüyle birlikte.

Dizimizin hikayesi Jackie isimli yalnız bir annenin kapısında 5 yıldır görüşmediği kız kardeşi ve onun eşinin belirmesiyle başlıyor. Jackie, zar zor geçinen bir kadın. Davetsiz misafirleri ise aşırı zengin bir hayattan kopup gelmiş olan bir çift.

Javier, çok varlıklı bir ailenin oğlu konumunda. Bugüne kadar ailesinin sağladığı güven fonundan gelen parayla geçimini sağlamış. Ne istediyse almış, eline geçen parayı hiç düşünmeden harcamış karısıyla birlikte yıllar boyunca. Derken durumdan bıkan babası para musluğunu kapatmış bir anda ve birer mesleği de olmayan çiftimiz çulsuz kalmışlar tamamıyla. Akabinde de soluğu Jackie’nin yanında almışlar Javier’in babası onları affedip de para musluğunu tekrar açana dek Jackie’nin babadan kalma evinde misafir olmak umuduyla.

*Küçük bir bar işleterek kendisinin ve oğlunun geçimini sağlamaya çalışan bekar bir anne olan, şu aralar maddi durumu hiç iyi olmayan ve kız kardeşini kapısında görünce borç para isteyebileceğini düşünüp umutlanan Jackie karakterine NCIS dizisinden tanıdığımız Pauley Perrette hayat veriyor.

*5 yıldır görüşmediği ve arasının çok da iyi olmadığı kız kardeşinin yanına, büyüdüğü eve misafir gelen, üzerine giydiği zengin ruhu hala atamamış olan ve durumun ciddiyetinin henüz farkında olmayan Elizabeth karakterini Another PeriodDiceBurning Love ve Are You There, Chelsea? gibi dizilerden anımsanabilecek Natasha Leggero canlandırıyor.

*Elizabeth’in konu bölümünde kendisinden epeyce bahsettiğimiz kocası Javier karakterinde Jane the Virgin dizisinden tanıdığımız Jaime Camil‘i izleme fırsatı yakalıyoruz. Javier, olayların içerisindeki en pozitif şeyleri görmeyi başarabilen, son derece rahat, biraz kasıntı ama sevimli bir adam.

*Javier’in ‘Asistanım, şoförüm ve her şeyden önemlisi arkadaşım’ şeklinde lanse ettiği bir adam olan, Javier nereye giderse o da oraya giden, bu durumu Javier’in beş parasız kalmasından sonra da devam eden, Javier’i çok seven ve ona son derece sadık olan ve maaşını Javier’in babasından almaya devam eden Luis rolünde Snowfall ve Telenovela dizilerinden anımsanabilecek Izzy Diaz‘ı izliyoruz.

*Jackie’nin oğlu Sammy rolünde ise Brooklyn Nine-Nine dizisinden anımsanabilecek Antonio Raul Corbo karşımıza çıkıyor. Sammy’nin babası yıllar önce onları terk etmiş. Sammy, teyzesi ve eniştesinin evlerine gelmesiyle evin yeniden bir aile ortamına kavuştuğunu düşünüyor ve bu durumdan mutluluk duyuyor.

Dizinin ilk bölümüyle vasatı aşamadığını düşünsem de kadrosu ve konusu gereği bir potansiyel barındırdığını ve ilerleyen bölümlerde daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Umarım yanılmam.

Amazing Stories (2020) – Tanıtım

$
0
0

Apple TV+’ın yeni draması Amazing Stories‘in tanıtımıyla karşınızdayız bugün.

Amazing Stories, daha önce şurada tanıtımını yaptığım, 29 Eylül 1985-10 Nisan 1987 tarihleri arasında NBC’de 2 sezon yayınlanmış olan aynı isimli dizinin günümüze uyarlanmış yeni bir versiyonu konumunda.

Once Upon a Time ve Dead of Summer dizilerinin yaratıcıları olan ve Lost dizisinde de yazarlık yapmış olan Adam HorowitzEdward Kitsis ikilisi yeni dizimizin yaratıcıları konumundalar. Bu ikiliye yazar masasında Chinaka Hodge da eşlik etmiş. Yapımcı kadrosunda ise söz konusu ikili dışında Don Kurt, Chris Long, David H. Goodman, Edward Burns, Justin Falvey, Darryl Frank ve Aaron Lubin gibi isimler yer alıyor. Orijinal dizinin yapımcılarından biri olan Steven Spielberg de projede etkin bir rol üstlenmese de yapımcı kadrosunda bulunan isimlerden biri konumunda.

Apple TV+’ın 10 bölümlük sezon onayı verdiği Amazing Stories, 6 Mart 2020 tarihinde başladı ve haftalık olarak yayınlanmaya devam etti. Sezonun ilk yarısını 3 Nisan 2020 tarihinde tamamladı dizi. Henüz prodüksiyonuna başlanmayan kalan 5 bölümün ise ne zaman yayınlanacağı henüz bilinmiyor.

Yeni dizimiz de tıpkı orijinali gibi antoloji formatında bir dizi. Her bölümde birbirinden farklı oyuncular ve karakterler eşliğinde birbirinden farklı hikayelerle karşımıza çıkıyor. 3. bölümde fantastik drama unsurları ağır basarken diğer bölümlerde ‘bilim kurgu’ hakim tema konumunda. Elbette bölümlerde yan temalar da mevcut. İlk bölümde romantizm, 3. bölümde ise aile draması unsurları etkin bir şekilde kullanılmakta. Bölümlerde gizem ögeleri de kendine yer buluyor elbette.

Toplam 45 bölümden oluşan orijinal dizi, 45 dakika uzunluğundaki 2 istisnai bölümü hariç 21-24 dakika uzunluğundaki bölümlerden oluşmaktaydı. Yeni dizimizin bölüm süreleri ise 48-54 dakika arasında değişiyor.

Şimdi de bölüm konularına ve oyuncu kadrolarına değinelim isterseniz.

The Cellar isimli ilk bölümün başrollerini Teen Wolf dizisi ve The Maze Runner film serisinden tanıdığımız Dylan O’Brien ile You ve The Haunting of Hill House dizilerinden aşina olduğumuz Victoria Pedretti paylaşıyor.

Kardeşi Jack‘e (Micah Stock) Iowa’daki eski bir çiftlik evinin restorasyonu konusunda yardımcı olan Sam (O’Brien), şiddetli bir fırtına sonrasında kendisini 1919 yılında buluyor, orada aşkı keşfediyor ve olaylar gelişiyor.

Rizzoli & Isles, Shameless ve Dawson’s Creek gibi dizilerden tanıdığımız Sasha Alexander da bölümde küçük bir rolle karşımıza çıkıyor bu arada. Kendisini Evelyn‘in (Pedretti) annesi Paula rolünde izliyoruz.

The Heat isimli 2. bölümde hayallerinin peşinden koşan 2 yakın arkadaşın sıra dışı hikayesini izliyoruz. Başrolleri Hailey Kilgore ve Emyri Crutchfield paylaşıyor.

Tuka (Kilgore) ve Sterling (Crutchfield), çok önemli bir yarışa hazırlanan iki genç ve yetenekli atlet. Ulusal koşu takımına girmek gibi bir hayalleri var. Bazen küçük bir tebessüm, yer yer de büyük bir hüzün. Bu bölüm daha çok duygulara hitap ediyor diyebiliriz.

Dynoman and the Volt!! isimli 3. bölümün merkezinde bir dede ve torunu yer alıyor. Bir ailenin 3 kuşaktan fertlerinin birbirleriyle olan ilişkileri üzerine bir aile draması ve eğlenceli bir fantastik drama iç içe bir şekilde sunuluyor bölümde. Bölümün başrollerini 2019 yılı sonbaharında vefat eden Robert Forster ile Tyler Crumley paylaşıyor. Bu ikiliye Kyle Bornheimer eşlik ediyor. Alison Bell ve Felix Solis ise kadroda yer alan diğer isimler.

Bir sakatlık geçiren ve bakımına yardımcı olması için iyileşene kadar gönülsüzce oğlu Michael‘ın (Bornheimer) yanına yerleşen Joe (Forster), hayatının merkezine ailesini değil de işini koymuş olan huysuz bir ihtiyar. Joe, oğlunun ailesinin evine misafir olmak zorunda kaldıktan sonra kendisine 60 yıl öncesinde, çocukluk yıllarında sipariş verdiği bir çizgi roman sayısı ve içerisinde de gizemli bir yüzük geliyor postayla. Joe ve çizgi roman tutkunu torunu Dylan (Crumley), yüzüğün gizemini fark edince de hikayemiz başlıyor.

Signs of Life isimli dördüncü bölümde bir komadan uyanış sonrası hikayesi izliyoruz. American Honey filminden hatırlanabilecek Sasha Lane ile Michelle Wilson bölümün başrollerini paylaşıyorlar. Yardımcı rolde bu ikiliye Lost ve Colony dizilerinden tanıdığımız Josh Holloway eşlik ediyor.

18-19 yaşlarında bir genç kız olan Alia‘nın (Lane) annesi Sara (Wilson), 6 yıl sonra eski hayatına dair pek bir şey hatırlamaz vaziyette komadan uyanır ve biraz garip davranmaktadır. Wayne (Hollowey) isimli gizemli bir adam da ortalıkta dolanmaktadır.

The Rift isimli 5. bölümün başrollerini ise Austin Stowell (Catch-22, Public Morals, The Secret Life of the American Teenager), Duncan Joiner (Camping, Lethal Weapon, Waco) ve Kerry Bishé (The Romanoffs, Scrubs, Halt and Catch Fire) paylaşıyor. Edward Burns ve Juliana Canfield ise kadroda yer alan diğer 2 isim konumunda.

Yakın zaman içerisinde eşi vefat etmiş dul bir kadın olan Mary Ann (Bishé) ile üvey oğlu Elijah (Joiner), şahsi arabalarıyla Elijah’ın halasının yaşadığı yer olan Indiana’ya doğru yol almaktadırlar. Ohio sınırları içerisinde yolculuklarına devam ettikleri bir anda bir uçak düşer önlerine. Uçak enkazından kurtardıkları Theodore Cole (Stowell) isimli pilot, 2. Dünya Savaşı Dönemi’nden, 1941 yılından gelen bir asker çıkar ve olaylar gelişir.

İşte böyle bir dizi Amazing Stories. 5 bölümün de kendini bir şekilde izlettiğini söyleyebilirim. 4. bölümü hikayesi gereği çok da gerekli görmediğimi, 2. bölümü de yine hikayesi gereği Amazing Stories’e pek uygun bulmadığımı söyleyebilirim. Diğer 3 bölüm ise yeterliydi benim açımdan. En çok sevdiğim bölümün ise rahmetli Robert Forster’ın son oyunculuk tecrübesini yaşadığı 3. bölüm olduğunu söyleyebilirim bu arada.

Sezonun 2. yarısının ne zaman geleceği şu an için epey belirsiz durumda. Malumunuz koronavirüs tehlikesi nedeniyle hayat şu an için durmuş vaziyette. Hayatın yeniden normale dönmesinin ardından kalan 5 bölüm için oyuncu anlaşmaları yapılacak, çekimlere başlanacak falan derken epey uzun bir süreç var yani önümüzde.

Benim diziyle ilgili söyleyeceklerim bu kadar. İzleyecek olanlara iyi seyirler dilerim.

Bu da dizinin fragmanı:

Deli Dolu – Tanıtım

$
0
0

‘Geçmişe Yolculuk’ kuşağının bugünkü konuğu: Deli Dolu

Bir zamanlar sitkom çekilirdi bu ülkede. Süreleri de 1 saati geçmezdi. Televizyon daha bir eğlenceliydi.

Deli Dolu, 2006 yılı sonbaharında TGRT’de yayınlandı. Reytingleri düşük olunca da ekran macerası sadece 10 bölüm sürdü. Yazık olmuş cidden bu güzelim diziye deyip devam ediyorum. Yaşça küçük izleyiciler TGRT’yi pek bilmezler. O yüzden kısaca bahsedeyim isterseniz ‘TGRT, ne ola ki?’ diyen varsa.

TGRT, 1993-2007 yılları arasında yayın yapmış bir TV kanalı. Açılımı Türkiye Gazetesi Radyo Televizyonu. Uzun yıllar boyunca diğer büyük kanallarla yarışmacı bir şekilde mücadele eden kanalın yayın hakları Amerikalı bir şirkete satıldı ve kanalın karasal yayındaki yerini 24 Şubat 2007 tarihinden itibaren hali hazırda yayınına devam etmekte olan FOX TV aldı. Deli Dolu da kanalın kapanmadan önceki son işlerinden biridir. Yani iptal edilmemiş olsaydı da yoluna başka bir kanalda devam etmek zorunda kalacaktı diyebiliriz dizi için.

TGRT deyince aklıma gelen birkaç programı sıralayıp sonrasında diziye geri döneceğim: Eltiler (Dizi), Marziye (Dizi), Aşkın Dağlarda Gezer (Dizi), Evimiz Olacak mı? (Dizi), Çocuklar Duymasın (Dizi), Gülbence (Sabah Programı), A Takımı (Haber-Tartışma), Anlat Bakalım (Yarışma), çizgi film kuşağında He-Man ve yabancı dizi kuşağında The X-Files.

Deli Dolu, kahkaha efektli bir aile komedisi. Bölümler yaklaşık 50-55 dakika sürüyor ve çoğunlukla 2 hikaye şeklinde ilerliyor. Yabancı dizi kafasıyla açıklamak gerekirse her bölümü aslında 25’er dakika civarında süren 2 bölüm komedi dizisi gibi bir şey.

Deli Dolu, bir uyarlama dizi. Uyarlandığı dizi ise According to Jim. Dizinin senaryosunu Erol Hızarcı kaleme almış. Çocuklar Duymasın ve Dadı dizilerinde de yönetmenlik tecrübesi bulunan Günay Köker, yönetmenlik görevini üstlenmiş. Dizinin yapım şirketi ise Med Yapım.

Dizi, 3 çocuklu bir ailenin başından geçen eğlenceli olayları izleyiciye aktarıyor. 10 yıllık evli bir çiftin zıt karakteristik özellikleri üzerinden kendisine bolca malzeme buluyor.

*Ailenin annesi Selin rolünde Çocuklar Duymasın, Omuz Omuza, Aile Reisi gibi dizilerden tanıdığımız Pınar Altuğ‘u izliyoruz.

Selin karakteri, Altuğ’un Çocuklar Duymasın’da canlandırdığı Meltem karakteriyle büyük benzerlikler göstermekte. Tıpkı onun gibi modern bir düşünce yapısına sahip, tıpkı onun gibi haklı olmayı ve gerekirse tartışmayı seven, derdini kibar ve yapıcı bir dille anlatmayı becerebilen biri. Elbette yeri geldiğinde alttan almayı da bilen biri.

3 çocuk annesi olan karakterimiz, bir ev hanımı. Ailede kontrol genelde onun elinde.

*Ailenin babası Oğuz karakterine Ruhsar dizisi dışında Kahpe BizansAvrupalıMelekler ve Kumarbazlar gibi sinema filmlerinden de hatırlayabileceğiniz Cem Davran hayat veriyor.

Oğuz, işine gelmeyen şeyler söz konusu olduğunda son derece tembel bir adam. Kafayı taktığı bir şey söz konusu olduğunda ise son derece ısrarcı ve mücadeleci. Haksız olduğunu kabul etmeyi pek sevmiyor, konfor alanının bozulmasına tahammül edemiyor. Yemek yemeyi de çok seviyor. Biraz sorumsuz, biraz vurdumduymaz, biraz da bencil.

Bir inşaat şirketinde mimar olarak çalışıyor. Ekonomik durumları yeterince iyi olsa da biraz pinti olduğunu söylemek de mümkün. Koyu bir Kasımpaşa taraftarı olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

*Ailesinin en büyük çocuğu olan Selin’in iki kardeşinden en küçüğü Gülin rolünde Yahşi Cazibe dizisinden tanıdığımız Hande Katipoğlu karşımıza çıkıyor. Gülin’in bir büyüğü Metin rolünde ise Hayat Bilgisi dizisinden tanıdığımız Paşhan Yılmazel‘i izliyoruz.

Metin, söz konusu gönül ilişkileri olduğunda duygusallaşabilen, hatta epey alınganlaşabilen biri. En saf kardeş diyebiliriz ayrıca onun için. Eniştesiyle aynı şirkette çalışıyor ve mimarlık yapıyor o da.

Gülin, ailenin en cini. Gönül ilişkilerinde şansı bir türlü yaver gitmeyen, güzel bir genç kız Gülin. Eniştesiyle didişmeyi, ona laf sokmayı çok seviyor. Birbirlerini pek sevmediklerini söyleseler de kafaları çoğu zaman benzer çalışıyor ve frekansları epey tutuyor aslında.

Selin, çocuklara bakıcı gerektiği zamanlarda sıkça Gülin ve Metin’in yardımına başvuruyor. Onlar da ablalarını kırmayıp seve seve yardımcı oluyorlar.

*Selin ve Oğuz’un 6-7 yaşlarındaki büyük kızları Şevval rolünde Şevval Kavadar‘ı, 5 yaşındaki kızları Zeynep rolünde ise Zeynep Nur Çağlayan‘ı izliyoruz ayrıca. Uslu, sevimli, laftan anlayan ve kolay kandırılabilen kızların bir de 1 yaşında bir erkek kardeşleri var.

Deli Dolu, işte böyle bir dizi efendim.

Zamanında izlediğimi anımsamıyorum bu diziyi. Ruhsar’dan sonra izleyecek başka bir eski yerli komedi ararken tesadüfen denk gelip izlemeye başladım geçenlerde. Hali hazırda da 4. bölümü geride bırakmış durumdayım. İlk bölüm biraz alışma bölümü kıvamında geçiyor. 2. bölüm ise son derece eğlenceli ve başarılı bir şekilde geçince çabucak alışmış hale geliyorsunuz karakterlere. Oyuncu kadrosu zaten oldukça iyi. Hande Katipoğlu’nun yer aldığı sahnelerde çok iyi rol çaldığını ve öne çıkmayı başardığını söyleyebilirim bu arada. Oğuz-Gülin sahneleri genel olarak oldukça keyifli geçiyor.

Güzel bir diziymiş aslında ama izleyici bir şans vermek istememiş. Bunun nedeni de o vakitlerde özel hayatı nedeniyle bolca gereksiz eleştiri yağmuruna tutulan Pınar Altuğ’un başrolde yer alıyor oluşuna bağlanmış. Ön yargılarıyla ünlü bir milletiz ne yazık ki!

İzlemeye niyeti olan varsa iyi seyirler dilerim. Bunlar da dizinin ilk bölüm fragmanı ve jenerik müziği:

 

 

The Big Show Show – Tanıtım

$
0
0

Netflix’te 6 Nisan 2020 tarihinde The Big Show Show isimli yeni bir aile komedisi başladı.

Josh Bycel ve Jason Berger‘in yaratıcısı olduğu dizinin yapımcı koltuğunda bu ikiliye Susan Levison, Richard Lowell ve Pixie Wespiser gibi isimler eşlik ediyor.

Çoklu kamera yöntemiyle çekilen ve kahkaha efekti kullanılarak hazırlanan bir aile komedisi olan The Big Show Show‘un ilk sezonu 8 bölümden oluşuyor. 2. sezonunun olup olmayacağı ise henüz bilinmiyor.

WWE Studios yapım şirketi tarafından hazırlanan dizinin bölüm süreleri 25-29 dakika aralığında değişiyor.

The Big Show Show, merkezinde gerçek bir kişi olan yarı kurgusal tarzdaki dizilerden biri konumunda ve Big Show sahne isimli eski WWE güreşçisi Paul Wight‘ı merkezine alıyor.

Big Show, kısa bir süre önce emekli olup ringleri terk etmiş ve Florida’daki evinde kızlarıyla vakit geçirmeye başlamış. Big Show’un eşi ve 2 kızıyla yaşadığı eve 5. aile üyesinin de gelişiyle hikayemiz başlıyor. Söz konusu 5. aile üyesi kim mi? Big Show’un ilk eşinden olma kızı Lola. Onun taşınmasıyla ailenin zaten hareketli olan hayatı daha da hareketleniyor ve eğlence başlıyor.

*Big Show, 2.10 cm. uzunluğunda ve 180 kg. ağırlığında dev gibi bir adam. Ürkütücü fiziksel özelliklerine rağmen çok büyük bir kalbi olan, çocuksu ve sempatik biri.

Lola’nın gelişiyle tüm ailesini bir araya topladığı için sevinçli olan Big Show, tüm iyi niyetiyle çocuklarının yarattığı veya içine düştüğü sorunları çözmeye çalışıyor.

*Big Show’un eşi Cassy karakterine What I Like About You, One Tree Hill ve That ’70s Show gibi dizilerden anımsanabilecek Allison Munn hayat veriyor.

Ailenin reisi olarak lanse edilebilecek olan Cassy, son derece tatlı, güler yüzlü, sempatik ve destekleyici bir eş. Emlakçılık yapan Cassy, çocukların cezalandırılması gerektiği anlarda ailede öne çıkan kişi konumunda. Lola’nın eve taşınmasından büyük mutluluk ve memnuniyet duyduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

*Lola karakterini American Housewife ve Me, Myself and I dizilerinden anımsanabilecek Reylynn Caster canlandırıyor.

16 yaşında bir genç kız olan Lola, Minnesota’dan Florida’ya taşınıyor. Bunca yıldır annesiyle beraber yaşamaktaymış ve sadece yaz tatillerinde kısıtlı sürelerde babasını ziyarete gelirmiş. Annesi işi nedeniyle Belçika’ya taşınmak zorunda kalınca o da bundan böyle babasıyla yaşamaya karar vermiş. Gelmeden önce babasından rica ettiği iki şey ise buz hokeyi oynamaya devam edebileceği bir takım ayarlaması ve kendisine ait bir odası olması.

*Cassy’nin büyük kızı Mandy rolünde Lily Brooks O’Briant karşımıza çıkıyor. Mandy, 13-14 yaşlarında, çok çabuk hararetli bir moda bürünebilen, bir şeyi kafaya taktığında tutkulu bir şekilde peşine düşen ve konuşmayı çok seven bir kız.

*Cassy’nin küçük kızı J.J. rolünde ise Juliet Donenfeld‘ı izliyoruz. J.J., 8 yaşında, oldukça zeki, sorun çıkarmaya meyilli ama çok şirin olduğu için sorun çıkardığı anlarda bile insanın pek kızası gelmeyen bir küçük kız. Çocuklar arasında babasına en düşkün olanı diyebiliriz onun için.

Jaleel White, Dallas Young, Ben Giroux ve Asif Ali dizide tekrar eden rollerle karşımıza çıkan isimler. Konuk oyuncu havuzunda Mark Henry, Mick Foley, Solofa Fatu Jr. gibi WWE dünyasından tanıdık isimler ile Queer Eye’dan Tan France de yer alıyor.

Dizinin henüz ilk 3 bölümünü izlemiş bulunuyorum ve an itibarıyla memnunum diziden. Tatlı bir karakter olmuş Big Show. Bana ses rengi ve konuşma tarzı olarak Ethan Suplee‘yi anımsatıyor. What I Like About You’dan sevdiğim Allison Munn ile hasret gidermek de güzel oluyor bu arada. Çocuklardan ise favorim J.J. elbette. Çabucak kanım kaynamış durumda ufaklığa.

Türü sevenlerin beklentiyi düşük tutmak kaydıyla diziye bir şans verebileceklerini düşünüyorum. Ekibi sevdiğim için dizinin 2. sezonunun olmasını da ister moddayım. İzleyecek olanlara iyi seyirler dilerim.

Bu da dizinin fragmanı:

Viewing all 3143 articles
Browse latest View live