Quantcast
Channel: 22dakika.org
Viewing all 3143 articles
Browse latest View live

Stateless — Tanıtım

$
0
0

Avustralya kanalı ABC, geçtiğimiz ay “Stateless” isminde yeni bir drama dizisini ekrana getirdi. Sezonu 6 bölümden oluşan drama dizisi 5 Nisan’da ekrana gelen bölümüyle yayın hayatını tamamladı.

Mini dizi özelliğindeki dizinin hikayesi gerçek olaylardan esinlenilerek hazırlandı. Kadrosunda Yvonne Strahovski, Cate Blanchett, Dominic West, Jai Courtney, Asher Keddie, Fayssal Bazzi, Marta Dusseldorp, Soraya Heidari, Rachel House ve Kate Box gibi oyuncular yer alıyor. Cate Blanchett, yaratıcılarından ve yapımcılarından birisi olarak da ekipte. Dizinin dünya genelindeki yayın hakkı Netflix’te.

Konu:

Avustralya’da çöl içinde yer alan bir ıslahevindeyiz. Başta yasadışı olmak üzere çeşitli yollarla ülkeye giriş yapmaya çalışırken göz altına alınan kişiler bir süre burada tutuluyorlar. Devamında sınır dışı edilip edilmeyecekleriyle ilgili sürecin bitmesini ve haklarındaki kararı bekliyorlar. Dizi de hayatları bu tesiste kesişen dört kişiyi konu alıyor:

Bir tarikatla olan bağını kopardıktan sonra kendini beklenmedik bir şekilde tesiste bulan uçak hostesi Sofie Werner (Strahovski), ailesiyle birlikte işkenceden kaçan ve yeni bir hayata başlamayı uman Afgan kökenli Ameer (Bazzi), tesiste gardiyan olarak çalışan ve aile hayatında problemleri olan Cam Sandford (Courtney) ve ulusal bir skandala doğru sürüklenen tesisteki sorumlu müdürlerden Claire Kowitz (Keddie).

Blanchett ve West, dizide Sophie’nin dahil olduğu tarikatın yöneticileri olan karı kocayı canlandırıyorlar.

Avustralya yapımı dizilere pek de aşina değilim normalde. En son Secret Bridesmaids’ Business‘ı izleyip tanıtmıştım. Stateless da onun gibi kadrosu sayesinde radarıma giren bir yapım oldu. Sezonunu genel olarak beğendim diyebilirim.

Bir ara altı değil de dört bölümde anlatılabilecek bir hikayesi varmış gibi geldi. Öte yandan dörtten fazla isim üzerinden tesise genişlese daha uzun sürebilirmiş havası da vardı. Sezonun orta kısmında temposunu biraz düşürdüğü söylenebilir. Ama kapanışı düzgün bir şekilde yapıyorlar ve bence vermek istedikleri mesajı da veriyorlar.

Dizide lineer denemeyecek bir anlatım da mevcut. Özellikle Sophie’nin geçmişi, tarikatla olan ilişkisi, ailesiyle olan bağı ve merkezdeki hayatı üzerinden yapıyorlar. Hayal dünyasının eklenmesi de cabası. Bu sırada diğer ana karakterlerin geçmişine ve tesis dışındaki hayatına, buraya nasıl düştüklerine de tanık oluyoruz. Bir ara sezon sonunda hikayenin tamamlanmayabileceğini bile düşünmüştüm.

Yvonne Strahovski ve Jai Courtney hoşuma giden isimlerden. Sophie’nin hikayesini daha basit anlatabilirlermiş ama takip etmesi zor değildi. Karakterleri ilk yarıda oturtup tanıdıktan sonra ikinci yarısı daha zevkli geçti. Cam ve Ameer’in hikayesi veya Claire’in içine düştüğü karmaşa dahil. Bürokrasiye sinir olması ise bedava.

Yalnız Cate Blanchett ve Dominic West’i yeterince kullanabildiklerini iddia edemem. Karakterleri gereği ara sıra görünüyorlar ve karakterlerin gıcık  olması bana pek de yardımcı olmadı zaten. Ama güzel bir bonus oldukları söyleyebilirim. Stateless, genel olarak böyle bir dizi işte. İyi seyirler.

 


Bob Hearts Abishola – Tanıtım

$
0
0

Tüm dünya şuanda koronavirüs (COVID-19) salgını ile mücadele ederken bir çoğumuz evlerimizde oturuyoruz. Evde vakit geçirirken en büyük yardımcılarımızdan birisi de tabii ki diziler. Hazır boş zaman bulduğumuz bu dönemlerde izleyip eğlenceli vakit geçirebileceğiniz bir dizi ile tanıştırmak istedim sizleri. Son olarak #EVDEKALTÜRKİYE diyerek tanıtımımıza geçiyoruz.

The Big Bang Theory, Two and a Half Men ve Mom gibi dizileri CBS ve bizlere kazandıran Chuck Lorre, bu sonbahar döneminde yeni dizisi ile tanıştırdı bizleri; Bob Hearts Abishola. Yayımlanmaya başladığı dönemde tam sezon onayı alan dizimizin şuana kadar 18 bölümü yayımlandı ve henüz ikinci sezondan bir haber yok.

Dizinin mutfağında Chuck Lorre ile birlikte Eddie Gorodetsky, Alan J. Higgins ve Gina Yashere bulunuyor. Yönetmenlik koltuğunda ise Beth McCarthy-Miller oturuyor.

Detroit’te annesi ve iki kardeşi ile birlikte yaşayan Bob Wheeler, MaxDot isimli çorap fabrikasının sahibidir. Ancak ailesinin baskısı ve iş hayatında yaşadığı stresin sonunda kalp krizi geçirir. Gözlerini Woodward Memorial Hastanesi’nde açtığında karşısında Abishola isimli hemşireyi görür. O anda ona aşık olur ve kendisini etkileyip kalbini kazanmanın yollarını arar.

KARAKTERLER:

Bob – Abishola – Kemi

  • Bob Wheeler (Billy Gardell): MaxDot isimli çorap fabrikasının sahibi. İş yerinin stresi, yaşadığı boşanma ve ailesinin baskıları sonucunda kalp krizi geçiriyor. Bu kalp krizi adeta hayatında bir dönüm noktası oluyor ve Abishola ile tanışıyor.
  • Abishola Adebambo (Folake Olowofoyeku): Nijerya’dan göçmen olarak geldiği Detroit’te Woodward Memorial Hastanesi’nde hemşire olarak çalışmakta. Bir oğlu, teyzesi ve eniştesiyle ufak bir dairede oturuyor. Hiç beklemediği bir anda kendisini Bob’un ilgisi ile karşı karşıya kalıyor.
  • Kemi (Gina Yashere): Abishola’nın en yakın arkadaşı. Hastanede yiyecek servisinde çalışıyor. Özellikle son zamanlarda diziye olan katkısı oldukça arttı.

Dottie – Christina – Douglas

  • Dottie Wheeler (Christine Ebersole): Bob’un annesi. Fabrika Bob’un üzerine olsa da kendisinin söz hakkı daha fazla. Özellikle iş yerinde dediğim dedik bir patronluk sergiliyor.
  • Christina Wheeler (Maribeth  Monroe): Bob’un kardeşi, Douglas’ın ikiz kardeşi. Fabrikanın satış departmanının sorumlusu. Kendisini genellikle elinde içkiyle bulabilirsiniz.
  • Douglas Wheeler (Matt Jones): Christina’nın ikiz kardeşi. Fabrikanın İnsan Kaynakları sorumlusu. Ama pek sorumlu biri olduğunu söyleyemeyiz. Kafası hep güzel geziyor.

Olu – Tunde – Dele

  • Olu Olatunji (Shola Adewusi): Abishola’nın teyzesi. Aile içerisinde dominant bir karakter. Her şey onun istediği gibi olmak zorunda.
  • Tunde Olatunji (Barry Shabaka Henley): Olu’nun eşi. Dizinin en sevilesi karakteri diyebilirim. Çok temiz kalpli ve komik bir karakter.
  • Dele Adebambo (Travis Wolfe Jr.): Abishola’nın oğlu. Çalışkan bir öğrenci. Annesi onun doktor olmasını istiyor. O da pek gönüllü olmasa da bunu yerine getirmek için çalışıyor.

Gloria – Kofo – Goodwin

  • Gloria Tyler (Vernee Watson): Abishola’nın çalıştığı hastanede çalışan bir hemşire. Genelde Gloria, Abishola ve Kemi birlikte takılıyorlar.
  • Kofo ve Goodwin (Anthony OkungbowaBayo Akinfemi): Dizinin en favori ikilisi. Kendileri MaxDot’ta çalışıyorlar ve Nijeryalılar. Bu sebeple Bob kendileriyle arkadaşlık kuruyor. Dizinin başından beri çizgilerini hiç kaybetmediler, aksine daha da komik oluyorlar her bölümde.

SON SÖZ:

Diziyi başladığından beri takip ediyorum. Açıkçası sonbahar döneminde başlamış iki komediden The Unicorn’dan beklentim daha yüksek olsa da Bob Hearts Abishola benim için çok büyük sürpriz oldu. İlk birkaç bölüm tempo biraz düşük ilerledi ancak sonrasında her bölüm seviyesini arttıra arttıra ilerledi. Özellikle şu anda tüm karakterler performanslarının zirvesindeler.

Şu karantina günlerinde eğer biraz gülüp eğlenmek istiyorsanız Bob Hearts Abishola’yı kesinlikle tavsiye ederim. Henüz ikinci sezon ile ilgili bir haber gelmedi. Ancak en azından 1-2 sezon daha devam etmesini isterim dizinin. Bob Hearts Abishola bu tarz bir dizi işte. İzleyecek olanlara iyi seyirler dilerim.

Fragman:

The Thick Of It: Tanıtım

$
0
0
Özellikle başrolü Julia Louis-Dreyfus ile ödüllere doyamayan Veep, Armando Ianucci‘nin elinden çıkan ilk politik komedi değildi. Bundan daha önce BBC Four için The Thick of It‘i yapmıştı.

30 dakikalık bölümlerden oluşan The Thick Of It,  Birleşik Krallık’ın Sosyal İşler Bakanlığı’na, bakanlığında çalışan bir grup insana ve daha da önemlisi bir nevi üstleri olan oldukça zorlu bir karakter Malcolm Tucker’a odaklanıyor. Bakanlık çalışanlarının, hükümetten ve çevreden gelen etkileşimlere karşı verdiği tepkilerini, planlarını ve bu planları oluşturma aşamalarını kendine has mizahi bir çerçeveyle seyirciye aktarıyor. Sık sık hükümetin ”hayatta kalmak için her şey mübah”  adıyla yaptıkları oyunları da bize sunulan küçük bir alanda izliyoruz böylece. Bu yönüyle bir politik taşlama da denilebilir dizi için.

The Thick Of It, aslında klasik bir iş yeri komedisi özelliklerini taşıyor ama sabit olmayan kamera hareketleri ve gizli çekimleri ile bir mockumentary (sözümona belgesel) havasında geçiyor. Lakin bu türün diğer alametifarikaları gibi kameraya konuşmalar ve bakışlar yok.

Glenn – Oliver – Nicola – Malcolm – Terri

Karakterler
Malcolm Tucker: İktidar partisinin, parti içindeki iletişiminden sorumlu kişi. Adeta başbakanın sağ kolu durumunda.  İstediğini, daha önce aklınıza gelmeyecek şekildeki yaratıcı küfürlerle ve zorbalıkla yaptıran Malcolm, parti içinde ve dışında herkesin çekindiği bir kişilik. Bu iş bitiren özelliği sebebiyle de hükümet içindeki önemli parçalardan biri. Karakteri Peter Capaldi canlandırıyor.
Hugh Abbott: Sosyal İşler Bakanı. Bakan olsa da kendisi parti içindeki haberleri en son duyan kişi. Yoğunluktan gelen bir bezginlik de var kendisinde. Karakteri Chris Langham canlandırıyor.
Glenn Cullen: Bakanın baş danışmanı ve yakın arkadaşı. Ana grubun da en yaşlı üyesi. Yaşlılığıyla sık sık dalga geçilse de tecrübesiyle zaman zaman odadaki en zeki kişi olabiliyor. Karakteri James Smith canlandırıyor.
Oliver Reeder: Bakanın yardımcı danışmanı. Bakana daha çok poliçeler üreterek yardımcı oluyor. Glenn’le aralarında tatlı bir sürtüşme var. Karakteri Chris Addison canlandırıyor.
Terri Coverley: Bakanlıkta medyayla ilişkilerden sorumlu. Kendisi aynı zamanda devlet memuru. Bu statüsünün getirdiği ferahlıkla bakanlıktakiler telaş durumunda olsa bile kendisi rahat bir şekilde takılabiliyor. Karakteri Joanna Scanlan canlandırıyor.
Nicola Murray: Hugh Abbott’tan sonraki Sosyal İşler Bakanı. 3. sezonda katılıyor diziye. Topluma katkıda bulunmak için kendince fikirleri var ama önünde aşması gereken büyük bir Malcolm Tucker engeli var.  Karakteri Rebecca Front canlandırıyor.
Ana kadro dışında görülen tüm yan karakterlere ve kadroya şuradan ulaşabilirsiniz.
Diğer Bilgiler
  • Toplamda 4 sezon, 21 bölümden oluşan dizinin iki tane de özel bölümü var. 2. sezonla 3. sezon arasında yayınlanan bu bölümleri izlemek, sezonlar arasındaki geçişi kolaylaştıracaktır.
  • Çok sayıda ödül adaylığı bulunan dizi, Armando Ianucci, Peter Capaldi, Rebecca Front ve Chris Langham’a da birer BAFTA ödülü kazandırdı.
  • Dizinin en önemli karakteri Malcolm Tucker’ı izlediğimiz tek proje de bu değil. Uyarlama senaryo dalında Oscar adaylığı bulunan In The Loop filminde de Peter Capaldi kültleşmiş karakterini canlandırıyor. Yine aynı yazar ekibinin işin başında olduğu filmde, Capaldi’ye Tom HollanderGina McKee ve James Gandolfini gibi isimler eşlik ediyor. Dizideki diğer oyuncular ise filmde tamamen farklı rollerde karşımıza çıkıyor.

Son Söz

”Komedinin her türlüsüne varım” diyen, politik komedi ve özellikle Veep severlerin kaçırmaması gereken bir yapım The Thick Of It. Peter Capaldi zaten işinin hakkını veren bir isim, lakin Malcolm Tucker rolü ile parlıyor. Kadronun her bir parçası da ondan aşağı kalmamaya çalışarak sizi güldürmeyi başarıyor.

Özellikle ilk sezondaki oldukça hareketli kamera zaman zaman yorsa da alışılıyor. Hatta alıştıkça karakterlerin telaşına ayrı bir boyut bile katıyor diyebiliriz.

İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler diliyorum.

Penance — Tanıtım

$
0
0

İngiltere’de yayın yapan Channel 5 kanalı, geçtiğimiz ay yeni dizisi Penance‘ı ekrana taşıdı. 17 Mart’ta başlayan ve 18-19 Mart’ta devam eden mini dizinin sezonu 3 bölümden oluşuyor.

Gerilimi ve psikolojik dramayı bir araya getiren Penance’ın kadrosunda Julie GrahamTallulah GreiveNico MirallegroNeil MorrisseyDiona Doherty ve Wanda Ventham gibi oyuncular yer alıyor.

Konusu:

Evin oğlunu Avustralya’da gerçekleşen bir kazada hazin şekilde kaybeden bir ailenin hayatı kökünden değişir. Ailenin annesi Rosalie bu kayıptan en çok etkilenen kişi olurken yaşananlar kocası Luke’la olan ilişkisini de zedeler.

Rosalie (Tallulah Greive), kendisini toplamak için bir yas grubunun toplantılarına katılmaya başlar. Burada kendi ailesini bir kazada kaybeden Jed’le (Nico Mirallegro) tanışır. Jed’le bağ kurabildiğini fark edince onu ailesiyle de tanıştırır. Devamında kızı Maddie ve Jed yakınlaşınca aileye de girer. Ancak burada kalmaz, çünkü Jed’in etrafta olması Rosalie’nin “de” aklını karıştırmaya başlar.

Peki, Jed’in göründüğü gibi kendince yas tutan birisi midir yoksa başka bir amacı mı vardır?

Penance basit, gidişatı genellikle tahmin edilebilir ve hatta ucuz denebilecek bir yapım. Ama aynı zamanda takip etmesi zevkli bir dizi. Dolayısıyla problem yaşatmıyor ve bir şekilde akıyor. Ben diziyi bir haftalık süre içinde ara ara izleyerek bitirdim.

Nico Mirallegro’yu severim, kendisini My Mad Fat Diary’de tanıdıktan sonra yine Jodie Comer’lı Rillington Place‘te ve Russell Tovey’li The Pass‘te de izledim. Diziye daha çok onun sayesinde başladım denebilir. Beklediğimi de aldım. Mini dizi olmanın da etkisiyle kapanışını düzgün şekilde yapıp gidiyor. Hikayenin orta kısmı ise göreceli daha iyiydi.

Penance genel olarak böyle bir dizi işte. Konusu ilginizi çekiyorsa beklentiyi fazla yükseltmeden deneyebilirsiniz. İyi seyirler.

Keizersvrouwen – Tanıtım

$
0
0

Hollanda yapımı bir dizinin tanıtımıyla karşınızdayız bugün: Keizersvrouwen

Keizersvrouwen, 10 Kasım 2019-12 Ocak 2020 tarihleri arasında Hollanda’nın Avrotros isimli kanalında haftalık olarak yayınlanmış. Sonrasında da dünya geneli yayın hakları Netflix tarafından alınmış ve Women Of The Night ismiyle izleyiciye sunulmuş.

Dizinin yaratıcıları Ian Ginn ve Maarten Almekinders. Ginn’e yapımcı koltuğunda Reinier Selen eşlik ediyor. Yönetmen koltuğunu ise Ben Sombogaart ve Dries Vos paylaşmış.

Suç dramasının baskın tür konumunda olduğu, aile draması ve psikolojik drama unsurlarının da yer yer kendine yer bulduğu, tutku dolu bir drama olarak lanse edebiliriz Keizersvrouwen‘ı.

Dizinin ilk sezonu 10 bölümden oluşuyor. Bölüm süreleri ise 45-49 dakika aralığında değişiyor.

Dizinin 2. sezonunun olup olmayacağı bilinmiyor. (IMDB’de 2. sezon onaylı gözükse de şöyle bir bakınınca onay aldığına dair başka bir kaynağa rast gelmedim.)

Dizi, Xandra Keizer isimli bir kadını merkezine alıyor. Xandra’nın Amsterdam’da kocası Michiel ve kızı Lulu ile birlikte sürdürdüğü sakin sayılabilecek bir hayatı vardır. Xandra’nın geçmişi ise o kadar sakin geçmemiştir. Üstesinden geldiği yoğun olayların ardından Michiel ile kendine yeni ve güvenli bir hayat kurmuştur.

Xandra, görünüşte mutlu bir kadın olsa da hayatında biraz daha heyecan içerisinde olduğu bir anda eski bir dosttan gelen bir iş teklifini kabul ediyor ve hayatı aniden değişmeye başlıyor.

Xandra Keizer karakterine Nieuwe Buren dizisinden anımsanabilecek Karina Smulders hayat veriyor.

Yıllar sonra Pamela Wijnand (Imanuelle Grives) isimli eski bir dostu ile karşılaşıyor Xandra. Pamela’yı eskortluk yaptığı yıllardan tanıyor. Pamela, şu sıralar bir eskort ajansı işletmekte ve düzenlediği özel bir etkinlikte Xandra’dan kendisine yardımcı olmasını istiyor. Xandra da bu teklifi kabul ediyor ve Amsterdam’ın yer altı dünyasına ilk adımlarını atmış oluyor.

Zeki, soğukkanlı, öz güvenli ve iş bitirici bir kadın diyebiliriz Xandra için.

Xandra’nın genç yaşta doğurduğu ve sonrasında uyuşturucu bağımlılığı problemi sebebiyle bir süre ayrı kalmak zorunda kaldığı kızı Lulu Keizer karakterini Susan Radder canlandırıyor.

Lulu, 16-18 yaşlarında, asi ruhlu bir genç kız. Annesi ile arası pek iyi değil.

Xandra’nın kocası Michiel Pressman rolünde Matteo van der Grijn‘i izliyoruz.

Michiel, Amsterdam Belediyesi’nin yükselen yıldızı konumunda. Daha yeni bir terfi alarak belediye başkanının basın sözcüsü ilan edilmiş. Amsterdam Belediyesi, şu sıralarda emniyet teşkilatı ile işbirliği halinde büyük çaplı uyuşturucu ticareti yapan bir örgütle mücadele vermekte.

Uyuşturucu ticareti yapan söz konusu yer altı suç örgütünün lideri konumundaki Sylvia karakterine Tabula Rasa dizisinden anımsanabilecek Belçikalı aktris Hilde Van Mieghem hayat veriyor.

Pamela’nın eskort ajansının en gözde kadını olan, eskortluk dışında Pamela’ya yönetim konusunda da yardımcı olan ve rekabetçi yapısıyla dikkat çeken Marieke/Christine karakterini Daphne Wellens canlandırıyor.

Pamela’nın eskort ajansının en yeni kızı olan Anne karakterinde Isis Cabolet‘yi, bir diğer eskort kızımız Janna/Rose karakterinde ise Julia Akkermans‘ı izliyoruz.

Anne, genç bir modacı. Kıyafetlerini tanıtıp sektörde isim yapabilmek için ihtiyaç duyduğu parayı çıkarmak için bu işe giriyor. Janna için ise duygusal bir genç kız diyebiliriz.

Sylvia’nın sağ kolu Peter ‘Beertje’ Dolsen rolünde Thijs Römer, Sylvia’nın şoförü Rachid rolünde Aboubakr Bensaihi, belediye ile işbirliği halinde çalışan emniyet müdürlüğü personeli olan Yassin El Hamdaoui rolünde Saman Amini, belediyede görev yapan ama Sylvia için çalışan rüşvetçi bir adam olan Cees de Wolf rolünde Roeland Fernhout ve Pamela’nın eskortluk işindeki yatırımcı ortağı Ralph Konijn rolünde Dragan Bakema karşımıza çıkıyor ayrıca dizide. Xandra’nın gençliğini ise Ellie de Lange canlandırıyor.

Dizinin henüz ilk 4 bölümünü izlemiş bulunuyorum. İzleniyor bir şekilde ama öyle çok başarılı bir iş de yok aslında ortada. Beklentiyi düşük tutmak kaydıyla boş vaktiniz çoksa bir şans verebilirsiniz diziye.

Bu da dizinin fragmanı:

The Trouble with Maggie Cole — Tanıtım

$
0
0

ITV kanalında 4 Mart’ta “The Trouble with Maggie Cole” isminde yeni bir komedi-drama dizisi yayınlanmaya başladı. Sezonu 6 bölümden oluşan dizi, 8 Nisan’da sezonunu tamamladı.

Dawn French‘in başını çektiği kadrosunda Mark Heap, Vicki Pepperdine, Emily Reid, Julie Hesmondhalgh, Julie Hesmondhalgh, Laurie Kynaston, Phil Dunster ve Gwyneth Keyworth gibi isimler yer alıyor. Senaryosunu Mark Brotherhood kaleme aldı.

Cam evlerde yaşayanlar taş fırlatmamalı

Thurlbury isminde küçük bir sahil kasabasındayız. Yerel tarihçi Maggie Cole, kasabanın tarihiyle ilgili bir radyo röportajına katılır. Röportajı yaparken keyfi yerinde olan, bu sırada biraz içki de kullanan Maggie her ne kadar kendisi pek hatırlamasa da kasabayla sınırlı kalmamış ve “sakinleriyle” ilgili de konuşmuştur. Bunların arasında kasabanın doktoru Carol, öğretim görevlisi Roxanna, kuaför Kelly, bar işletmecisi Brian, yazar Marcus Ormansby ve hatta en yakın arkadaşı Jill de yer almaktadır.

Dedikoduyu seven Maggie’nin pot kırması ve bazı kirli çamaşırları ortaya çıkmasının etkisi Maggie’yle sınırlı kalmaz ve pek çok başka kişinin hayatını da etkiler.

> Peter Cole: Maggie’nin yaklaşık 40 yıllık kocası ve kasabadaki okulun müdürü. Emekliliğine az kalmış ve sabırsızlıkla bekliyor. Olanlar sonrası Maggie’nin en büyük dayanağı oluyor.

> Jill Wheadon: Maggie’nin en iyi arkadaşı. Üçüncü sınıflara öğretmenlik yapıyor. Maggie’nin boşboğazlığı en çok onunla olan ilişkisini yaralıyor.

> Karen Saxton: Okulun sekreteri. Peter’da hoşlanıyor ve dolayısıyla Maggie’den pek hazzetmiyor.

> Marcus Ormansby: Ünlü bir yazar. Roman yazmak için yazları kasabada bir ev kiralayarak burada kalıyor ve kasabalılarla pek de yakınlık kurmuyor. Ama Maggie’nin röportajı onu da etkiliyor.

> Brian Daniels: Kasabadaki The Conqueror isimli barın sahibi. Maggie’nin karanlık bir geçmişine olduğuna inandığı, hakkında pek bir şey bilinmeyen bir adam.

Neil ve Kelly

The Trouble with Maggie Cole, son dönemde Delicious’ta (tavsiye edebilirim) da izlediğim Dawn French’i başrolünde bulundurmasıyla dikkatimi çekti. İlgimi yerinde tutan bir gidişatı olduğunu söyleyebilirim ama aynı zamanda çerezlik bir yapım. Konusu veya fragmanı bir şekilde ilginizi çekiyorsa deneyebilirsiniz.

Ufak bir kasabada yaşayan bir grup insanın kimilerine basit veya sıkıcı gelebilecek yaşantılarına tanık olduğumuzu söyleyebilirim. Maggie’nin getirdiği ‘heyecan’ sonrası kendini temize çekmeye çalışması, yer yer gelen utanmazlığına kinayeli anlatımın da dahil olması takip etmeyi kolaylaştırıyor. Elbet özellikle kırdığı potların sonucu üzerinden dramayı beslemeyi de ihmal etmiyorlar. Oyunculuklar da kendince yardım ediyor.

Benim asıl merakım nereye bağlayacaklarıydı. Belki de ilk bölümde gelmeleri gerekiyordu denilebilecek noktaya final bölümünde geliverdiler. Zaten bu çeşit bir şey bekliyordum, gidiş yolu da kötü olmadığından bir itirazım yok. Mini dizi olmanın da etkisiyle hikayesini belli bir noktaya taşıyarak kapatıyor. Tahminen böyle bırakırlar ama bir şekilde devam kararı alırsalar niye demem.

The Trouble with Maggie Cole da böyle bir dizi işte. İyi seyirler.

Brews Brothers – Tanıtım

$
0
0

Netflix’te 10 Nisan 2020 tarihinde yeni bir komedi dizisi başladı: Brews Brothers

Greg Schaffer‘ın yaratıcısı olduğu Brews Brothers, kahkaha efektsiz bir komedi dizisi. Greg Schaffer’a yapımcı koltuğunda Jeff Schaffer, Jonathan Stern, Keith Quinn ve Franny Baldwin gibi isimler eşlik ediyor. Dizinin ilk sezonu 8 bölümden oluşuyor ve 2. sezonunun olup olmayacağı henüz bilinmiyor. Dizinin bölüm süreleri ise 26-30 dakika aralığında değişiyor.

Wilhelm ve Adam, uzun bir süredir görüşmeyen 2 kardeşler. Hiç anlaşamayan, sürekli bir çekişme ve didişme halinde olan 2 kardeş. Birbirlerinden çok farklı karakteristik özelliklere sahipler ve tek bir ortak noktaları var: Bira üretimine olan tutkuları.

Wilhelm’in bir barı ve barın arka tarafında konumlanmış bir bira üretim tesisi bulunmaktadır. İşleri ise hiç yolunda gitmemektedir. Mekanın kirasını bile ödeyememektedir ve mekandan tahliye edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Tam bu sıralarda da uzun yıllardır görüşmediği erkek kardeşi Adam çıkagelir. O da bira üretim işiyle uğraşmaktadır ve geldiği şehirde işleri batırmıştır. Kalacak bir yere ihtiyaç duymaktadır. Wilhelm, Adam’ın gelişinden hiç hoşnut kalmasa da onu düştüğü bu durumdayken kapı dışarıya atmaya gönlü razı gelmez ve onunla kalmasına izin verir. İkili, yüksek dozlu bir fikir çatışması ortamında yıllar sonra yeniden birlikte çalışmayı deneyecekler ve Wilhelm’in işini kurtarmaya çalışacaklardır.

Wilhelm karakterine Orange Is the New Black dizisinden anımsanabilecek Alan Aisenberg hayat veriyor. Adam karakterini ise Clipped dizisinden anımsanabilecek Mike Castle canlandırıyor.

Wilhelm, iyi niyetli, çatışma ortamını pek sevmeyen, yeri geldiğinde hakkını savunmaktan bile çekinen, hafiften tırsak bir tip. Adam ise kendisini bira konusunda dahi olarak gören, bunun neticesinde bira söz konusu olduğunda insanlara karşı düşüncesizce ve aşağılayıcı tavırlar sergileyen, sivri dili sayesinde kendi kendini kolayca baltalayabilen, hatalı olduğunu kabul etmeyecek seviyede kibir sahibi, aşırı rekabetçi, çekilmez bir adam.

Wilhelm’in çalışanlarından biri olan Sarah rolünde Carmen Flood‘u izliyoruz. Garipler ordusu ekipteki en aklı başında kişi diyebiliriz onun için.

Wilhelm’in diğer çalışanı Chuy rolünde ise Dr. Ken ve Kröd Mändoon and the Flaming Sword of Fire dizilerinden anımsanabilecek Marques Ray‘i izliyoruz. Chuy, pek zeki olmayan, garip huyları olan, işten kaytarmaya meyilli, tembel bir tip.

James Earl ve Mike Mitchell, bar kurulurken çok küçük bir miktar yatırım yapan ve bu sayede ömür boyu bedava içki hakkı kazanan Matt ve Jack karakteriyle karşımıza çıkıyorlar tekrar eden rollerle dizide. Zach Reino ve Inanna Sarkis ise hijyenik olmayan şartlarda beraber bir yemek kamyonu işleten Elvis ve Becky isimli iki tutkulu aşığa hayat veriyorlar. Konuk oyuncu havuzunda ise Toby Huss, Stephen Rannazzisi, Asif Ali, Jon Daly, Reynaldo Gallegos, Matthew Glave ve Gillian Vigman gibi isimler yer alıyor.

Dizinin henüz ilk 3 bölümünü izlemiş bulunuyorum. Muhabbetler gereği bir miktar seviyesiz bir dizi var karşımızda. Bu özelliği dolayısıyla her bölümden sonra diziyi bırakmak istiyorum aslında ama ne yazık ki bırakamıyorum. Çünkü aynı zamanda eğlenceli ve son derece akıcı bir dizi var karşımızda. ‘Niye bunu izlemeye devam ediyorum ben?’ diyerek izlemeye devam ediyorum hafiften kendimden utanarak anlayacağınız.

‘İzleyin, seversiniz.’ veya ‘Hiç bulaşmayın kesinlikle.’ gibi keskin ifadeler kullanamıyorum diziyle ilgili ne yazık ki. İlk bölümü bir deneyin ve kendiniz karar verin isterseniz.

Bu da dizinin fragmanı:

Nurses — Tanıtım

$
0
0

Kanada’nın Global kanalında geçtiğimiz 6 Ocak’ta yeni bir medikal drama dizisi ekrana gelmeye başladı. İlk sezonu 10 bölümden oluşan Nurses, geçtiğimiz ay sezonunu tamamladı ve ikinci sezon onayını çok öncesinden garantiledi.

Global’ın altı sezon süren polisiye draması Rookie Blue’nun yapım ekibinin elinden çıkan dizinin başrollerini Tiera Skovbye, Natasha Calis, Jordan Johnson-Hinds, Sandy Sidhu ve Donald Maclean Jr. paylaşıyor. Kadroda Cathy White, Ryan-James Hatanaka ve Nicola Correia-Damude de yer alıyor.

Ashley – Keon – Grace – Wolf – Nazneen

Nurses, isminden de anlaşıldığı üzere bir hastanede çalışmaya başlayan beş (yeni mezun) hemşirenin kariyerini ve özel hayatını, bu ikisini dengeleme çabalarını konu alıyor. Hareketli ve yoğun bir hastane olan St. Mary’s’de hastalara yardım etmeye çalışırken hemşireliğin sadece biyoloji, kimya ve anatomi bilmekle sınırlı olmadığını ve psikolojiyi, tutkuyu ve romantik komplikasyonları içine aldığını da keşfediyorlar.

>> Grace Knight (Tiera Skovbye): Taze bir başlangıç olarak gördüğü yeni işinde geçmişinden çıkagelen bir figür kendisini rahat bırakmıyor ve kariyerini de tehlikeye atıyor.

>> Ashley Collins (Natasha Calis): Özür dilemez tavırla hareket eden bir adrenalin bağımlısı ve hastanede de hızını korumaya çalışıyor.

>> Keon Colby (Jordan Johnson-Hinds): Üniversite futbolunda yıldızken şimdilerde hemşireliğe adım atıyor ve sahadaki kişiden daha fazlası olduğunu kanıtlamaya uğraşıyor.

>> Nazneen Khan (Sandy Sidhu): Kendini yeniden yaratmak için Hindistan’daki zengin ailesinin yanından Kanada’ya taşınarak ilk işine başlıyor.

>> Wolf Burke (Donald MacLean Jr.): İyi kalpli ve eğlenceli bir adam. Öte yandan yakın çevresinden sakladığı bir sırrı ortaya çıkmadan idare etmenin peşinde.

Yardımcı karakterler olarak hemşirelerden sorumlu Sinead O’Rourke, cazibesiyle (başta Grace olmak üzere) hemşirelerin dikkatini çeken acilden sorumlu Dr. Evan Wallace ve Keon’a hatalarını unutturmayan jinekolog Dr. Vanessa Banks de ekrana geliyor.

Nurses’ü izlemeye bir merak sonucu başladım, medikal dramaları takip etmeyi genelde seviyorum. Çoğunluğu doktorluk yapan kişiler üzerine olduğu için göreceli daha arka planda kalan hemşirelere odaklanmasıyla benim için öne çıkmış oldu.

Dizi, aslında basit ve vakit geçirten denebilecek bir yapım. Bana denk gelen Kanada dizilerinde nedense böyle bir tat oluyor zaten. Tıp dizilerinde daha önce görmediğimiz bir şeyi özellikle vaad ettiğini iddia edemem. Derdi ve kişiliği birbirinden tamamen farklı beş farklı hemşirenin hayatını kimisi ilgi çeken hastaları da dahil ederek anlatıyorlar nihayetinde. Hastanedeki ast-üst ilişkisi, karakterlerin arasındaki dostluk ve dayanışma da cabası.

Karakterlerin her biri kendince çeşitli şekillerde öne çıkıyor. Özellikle sezonun ikinci yarısı karakterlere alışmamın ve hikayelerin hızlanmasının etkisiyle daha iyi geçti. Bana göre Nazneen ve Wolf’u daha iyi idare ettiler, Grace ise diğerlerine göre daha öne çıkan biri olduğunu düşünürsek bekleneni verdi.

Nurses de böyle bir dizi. İyi seyirler.


Ece – Tanıtım

$
0
0

‘Geçmişe Yolculuk’ kuşağının bugünkü konuğu: Ece

GİRİZGAH

Ece, 2008 yılında yayınlanmış olan bir durum komedisi. İlk sezonu 20 ve ikinci sezonu 6 olmak üzere toplam 26 bölümden oluşmakta. İlk sezonun bölüm süreleri 40-55 dakika aralığında değişirken ikinci sezonda 75-80 dakikaları görmeye başlamış. Dizinin ilk sezonu Kanal 1’de, 2. sezonu ise FOX’ta yayınlanmış.

Kanal 1’i anımsamayanlar varsa kısaca bahsedeyim isterseniz. 2005 yılında Kanal 1 ismiyle yayın yapmaya başlayan kanal, 2006 yılında ulusal kanallardan biri haline geldi ve çok geçmeden yarışmacı bir kimliğe büründü. İlk icraatlarından biri 2006 Dünya Kupası’nın yayın haklarını almak oldu. Ece dışında yine sonrasında yoluna FOX’ta devam eden Yalancı Romantik isimli bir komedi dizisi yaptı. Aşkım Aşkım‘ı diriltti, Show TV’den Emret Komutanım‘ı transfer etti. Baywatch ve Dawson’s Creek gibi yabancı diziler yayınladı. Ana Haber Bülteni’ni ise Jülide Ateş ve Fatih Altaylı gibi isimlere emanet etti. Metin Uca‘nın sunduğu efsane yarışma Passaparola ile bilgi yarışması düşkünlerinin uğrak noktası oldu ayrıca 2006-2008 yılları arasında. Sabah kuşağında da Hugo ile çocukları ekrana bağladı. Kanal, 2007 yılında TMSF tarafından el konulma vakası yaşadı ama çok uzun sürmedi bu durum. 2006-2008 yılları arasında geçirdiği 2 parlak yılın ardından albenisini kaybetmeye başladı ve 2010 yılı başında karasal yayındaki frekansını Bloomberg HT”ye devrederek tarihin tozlu sayfalarına gömüldü.

Dönelim tekrar diziye. 2007-2008 yılları arasında yayınlanan Arjantin dizisi Lalola‘dan uyarlanmış Ece. Senaryosunu Can Sinan kaleme almış. Yönetmenliğini ise Birkan Uz üstlenmiş. Dizinin yapım şirketi ise Med Yapım.

Med Yapım’ın sahibi Fatih Aksoy, yaşanan ekonomik kriz dolayısıyla dizi maliyetlerinin artması sebebiyle daha düşük maliyetli programlar yapmak istemeleri nedeniyle diziyi bitirme kararı aldıklarını açıklamış o vakitlerde katıldığı bir televizyon programında. Yine de bir final bölümü çekilmiş elbette diziye.

KONU

Büyü yapmış bana. Hayattaki en değerli şeyimi almış, yerine bunları vermiş. Görüyor musun Sema?

Ege (Mehmet Ali Erbil), Black isimli popüler bir erkek dergisinin genel yayın yönetmeni olarak çalışan, işinde başarılı bir adam. Hovarda, ayran gönüllü, biraz da maço. Her geceyi bir barda kapayıp her sabahı yatağındaki farklı bir kadınla açmayı çok seven Ege’nin kadınların kalbini kırmakta üstüne yok.

Ege’nin hayatı böyle keyifli bir şekilde geçerken bir gün sert bir kayaya çarpıyor. Uzun süre peşinden koşup tavladığı ve bu arada sevgilisinden ayırdığı Hilal (Asuman Krause) isimli bir kadına da tek gecelik ilişki muamelesi yapıp sonrasında başından savmaya çalışınca başına çok büyük bir dert alıyor. Öfkeli bir şekilde Ege’nin yanından ayrılan Hilal, bir dolunay gecesine denk gelen o gece soluğu bir büyücünün yanında alıyor ve Ege’ye ders niteliğinde bir büyü yaptırıyor. Ege, o gecenin sabahına bir kadın bedeninde uyanıyor ve hikayemiz başlıyor. Ege, bundan sonra Ege’nin kuzeni Ece olarak hayatına devam etmek zorunda kalıyor ve kendisini oldukça komik durumların içerisinde buluyor.

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

*Ece karakterine Ruhsar dizisi dışında Kahpe Bizans ve Mum Kokulu Kadınlar gibi sinema filmlerinden de hatırlanabilecek Hande Ataizi hayat veriyor.

Ege, Ece olduktan sonra çok zor bir sürecin içerisine giriyor. Ece’nin Hilal’i bulup yaptığı büyüyü geri almasını sağlamak gibi bir hedefi olsa da Hilal’in de bulunmak gibi bir niyeti yok elbette. Onu bulup tekrar Ege olana kadar da hayatına Ece olarak devam etmek zorunda. Erkek gibi düşünüyor, erkek gibi hissediyor ama bir kadının bedeninde nefes alıyor. Bu güne kadar hislerini hiç umursamadığı kadınların gündelik hayatta karşılaştığı zorluklarla hazırlıksız bir şekilde mücadele etmeye başlıyor.

*Ege’nin en yakın arkadaşı olan ve Ege, Ece olduktan sonra bu sırrı öğrenen ilk kişi olan Sema karakterini Kaçak Gelinler ve Yahşi Cazibe gibi dizilerden anımsanabilecek Tuğçe Kıltaç canlandırıyor.

Sema, sevilen bir radyo programında sunuculuk yapmaktadır ve gizliden gizliye Ege’ye aşıktır uzun bir süredir. Anlatıcı ses olarak Sema’yı dinliyoruz dizide bu arada.

*Derginin kreatif (yaratıcı) yönetmeni Ömer rolünde Doktorlar dizisinden anımsanabilecek Devrim Nas‘ı izliyoruz.

Ömer, 1 kız çocuğu babası, bekar, kibar ve naif bir adam. Ege’nin iş yerindeki en anlaşamadığı kişi konumunda kendisi. Görür görmez hoşlanmaya başladığı Ece’nin ise en büyük destekçisi konumunda.

*Derginin sorumlu müdürü olan Selim karakterine Aydoğan Oflu hayat veriyor. Para birinci, kadınlar ise ikinci en büyük tutkusu Selim’in. Güvenilmez bir tip olduğunu söylemek gerek ayrıca. Ege’nin dergideki en yakın arkadaşı olan Selim, Ece’nin ise en büyük düşmanı olmak üzere.

*Fırsatçı, ispiyoncu, yalaka, bolca U dönüşü yapan bir personel olan Ersin rolünde Enis Boztepe karşımıza çıkıyor.

*Derginin moda editörü olan Mine rolünde Nazlı Akın‘ı izliyoruz.

*Derginin insan kaynakları müdürü olan Şermin karakterini Gözde Çetiner canlandırıyor. İş yerinde dişiliğini kullanarak yükselmeye çalışan, arkadan iş çevirmeyi seven, güvenilmez bir tip.

*Derginin sahibi Nihat rolünde Kaan Erkam‘ı, Nihat’ın İngiltere’den dönen para harcama makinesi konumundaki şımarık kızı Şule rolünde Deniz Kurt‘u, derginin Ece’yi gözüne kestiren yeni yatırımcı ortağı Teoman rolünde Tuncay Kaynak‘ı, derginin seksi sekreteri Seher rolünde Elif Belda Kanımdan‘ı, Ömer’in annesi rolünde Süheyla Zeren‘i, Ömer’ın kızı rolünde Pınar Topal‘ı, Sema’nın radyodaki çalışma arkadaşı Mehmet rolünde Deniz İmer‘i, Sema’nın radyodaki patronu ve takıntılı eski sevgilisi Oğuz rolünde ise Anıl İlter‘i izliyoruz ayrıca dizide.

Dizinin ilk bölümünün o vakitlerde çok konuşulduğunu anımsıyorum. Twitter, o vakitlerde ülkemizde yaygın bir şekilde kullanımda olsa trend topic (tt) olurdu muhtemelen o ilk bölümüyle. Ben de o çok konuşulan ilk bölüme bir şans vermiş ama o sıralarda pek vaktim olmadığı için devamını getirememiştim diye hatırlıyorum.

Bunca yılın ardından geçenlerde tesadüf eseri karşıma çıkınca bir şans vermek istedim diziye ve ilk 3 bölümünü izleyip bitirmiş halde buldum kendimi bir anda. Fena olmayan bir durum komedisi olmuş diyebilirim Ece için. Hande Ataizi de iyi iş çıkarıyor başrolde. Beklentiyi düşük tutmak kaydıyla izlenebilecek bir dizi var karşımızda kısacası. İzlemeye niyeti olanlara iyi seyirler dilerim.

Bullets – Tanıtım

$
0
0

Bugün sizi Finlandiya yapımı bir dizi ile selamlıyoruz: Bullets

2018 yılı sonbaharında yayınlanmış Bullets ve 10 bölümden oluşmakta. Finlandiya’da yayın yapan Elisa Viihde isimli bir dijital platform için hazırlanmış. Finlandiya’dan Vertigo, Almanya’dan Nadcon ve Belçika’dan Lunanime/Lumière yapım şirketlerinin ortaklığında hazırlanan dizinin dünya genelindeki satış hakları ise Sky Vision‘da.

Dizinin yaratıcıları Antti Pesonen ve Minna Virtanen. Yönetmenliğini Pete Riski üstlenmiş. Yapımcıları arasında Saara Kankaanpää, Laura Kuulasmaa, Minna Virtanen, Alan Sim, Jan De Clercq, Annemie Degryse, Thomas Disch, Tim Martens, Peter Nadermann, Tanya Shevchuk ve Nikita Kochkarev gibi birçok isim yer alıyor.

Suç draması, gerilim ve gizem türlerini harmanlayan dizinin bölüm süreleri ise 43-46 dakika aralığında değişiyor.

Bullets için karakter merkezli bir drama diyebiliriz. Biraz yavaş bir tempoda seyrediyor ve olayların karakterler üzerindeki psikolojik yansımalarına bolca dikkat çekiyor.

Hikayenin merkezinde 3 karakter bulunuyor. Bunlardan ilki Mari Saari isimli bir gizli polis. Diğeri Madina Taburova ismini kullanan yabancı bir kadın. Üçüncüsü de Tommi Viita isimli bir dedektif.

Mari Saari

Mari Saari karakterini geçtiğimiz yıl Beforeigners isimli Norveç dizisinde izlediğimiz Finli aktris Krista Kosonen canlandırıyor.

Mari, yetenekli ve oldukça da duygusal bir gizli polis. Bölümün açılışında başka bir davayla ilgilenirken görüyoruz kendisini ve trajik bir olayla yüz yüze geliyor.

Madina Taburova

Madina Taburova karakterine Game of Thrones dizisi dışında Duvara Karşı ve Eve Dönüş isimli sinema filmlerinden de yakinen tanıdığımız Türk oyuncu Sibel Kekilli hayat veriyor.

Madina, çok az konuşan, oldukça gizemli bir kadın. Gerçek kimliği tam olarak bilinmiyor. Yasa dışı yollarla Belçika’nın başkenti Brüksel’e geliyor, oradan da sahte bir pasaportla Finlandiya’nın başkenti Helsinki’ye geçiyor. Flashback sahnelerinde bir Afganistan geçmişi olduğunu görüyoruz.

Tommi Viita

Tommi Viita karakterinde ise Karppi dizisinden hatırlanabilecek Tommi Korpela‘yı izliyoruz.

İş yaşamında takıntılı bir tip diyebiliriz Tommi için. Özel hayatında da aile bireyleriyle arasında soğuk hava rüzgarları esiyor.

Mari’nin amiri Tuomi rolünde Outi Mäenpää karşımıza çıkıyor.

Kadronun geri kalanına şuradan göz gezdirebilirsiniz.

Dizinin henüz ilk 2 bölümünü izlemiş bulunuyorum. Hikaye olarak biraz yavaş ilerlese de gizem unsuru sayesinde kendisini izletiyor. Başroldeki 3 isim de gayet izlenesi isimler elbette. Türe ve oyuncu kadrosuna karşı ilgisi olanlar bir şans verebilirler diziye beklentiyi yüksek tutmamak kaydıyla.

Bu da dizinin fragmanı:

Quiz: Kim Milyoner Olmak İstemez Ki? || Tanıtım

$
0
0

“Who Wants To Be A Millionaire?” ya da kulağa tanıdık gelen versiyonuyla “Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasını elbet biliyorsunuzdur. Ülkemizde yaklaşık 20 yıldır yayınlanan program esasında bir İngiliz formatı. Eylül 1998’de ITV’de açılışını yaptı ve dünya geneline hızla yayıldı.

Türkiye’deki yayınına Kim 500 Milyar İster? ismiyle 2000’de başlayan program paradan sıfır atılması ve miktar değişikliği gibi sebeplerden Kim 500 Bin İster?, Kim Bir Milyon İster? ve Kim Milyoner Olmak İster? isimleriyle devam etti. Kenan Işık’la özdeşleşen programı Haluk Bilginer, Selçuk Yöntem ve Murat Yıldırım da sundu. Show TV, Kanal D ve Star TV’de de ekrana gelen yarışmayı hali hazırda Kenan İmirzalıoğlu sunuyor ve ATV’de ekrana geliyor.

İşte bu yazıya konu olan Quiz dizisi de bildiğimiz bu yarışmayla alakalı bir yapım. Birleşik Krallık’taki orijinal versiyonda yaşanan ve medyada geniş yer bulan gerçek bir yolsuzluk hikayesini anlatıyor. Proje, James Graham’ın kaleme aldığı aynı isimli tiyatro oyunundan uyarlandı. Mini dizi olan Quiz, 13-14-15 Nisan tarihleri arasında ITV’de yayınlanarak üç bölümlük yayınını tamamladı.

Konusu:

2001’deyiz. Binbaşı Charles Ingram ve eşi Diana çeşitli sebeplerden dolayı daha fazla paraya ihtiyaç duyuyorlar. 98’de başladığından beri gördüğü ilgiyle ve elde ettiği reytingle ortalığı kasıp kavuran Kim Milyoner Olmak İster ise çözüm için uygun bir alternatif görünüyor. Ancak Diana’nın kardeşi de Diana da gereken miktarla yarışmadan ayrılamayınca Charles Ingram şansını deniyor. Üstelik bu sefer farklı bir ‘hazırlık’ sürecinden geçtiklerini söylemek mümkün. Bu arada Kim Milyoner Olmak İster’de bir aileden üç kişinin sunucunun karşısına çıkacak kadar ilerleyerek eleme sürecini geçmiş olmasının bile aslında dikkati çekici olduğu söylenebilir.

Dizinin bölümleri devam ederken yarışmanın başlaması, gördüğü ilgi, kamera arkasındaki ekibin programı hazırlaması gibi parçalar da anlatılıyor. Öte yandan Ingram ailesinin yaşamına ve bahsi geçen yolsuzluk hikayesinin detaylarına da tanık oluyoruz.

Quiz’in kadrosunda Matthew Macfadyen, Michael Sheen, Sian Clifford, Michael Jibson, Mark Bonnar, Helen McCrory ve Aisling Bea gibi isimler yer alıyor.

Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasını en son Selçuk Yöntem sunarken bir arkadaşım yarıştığı için izlemiştim. Ama yine de özellikle Kenan Işık zamanında denk geldikçe baktığım çok oldu. Bazı yarışmacıların ‘özene bezene’ seçilmişliğini bir kenara bırakırsak ilgi çekici bir yarışma olduğu söylenebilir.

Quiz’i biraz da bundan ve konusundan dolayı merak ediyordum. Tanıdık yarışma ortamını ve formatı görmek güzel oldu. İlgi çekici olan başrolleri de diğer pozitif tarafıydı. Yarışmanın sunucusunu oynayan Michael Sheen’in dizide olduğunu bilmesem o tipiyle belki de tanımazdım. Öyle bir değişim geçirmiş sanki. Succession sonrası Matthew Macfadyen’i ve Fleabag sonrası Sian Clifford’ı farklı rollerde izlediğime de sevindim. Performansları ve çift olarak uyumları iyiydi. Çiftin avukatını oynayan Helen McCrory de Sheen gibi güzel bir bonustu.

Quiz’den genel olarak memnun kaldığımı söyleyebilirim. Üç bölüm hikayesi için yeterliydi. Komedi öğelerini abartmalarını istemiyordum, istediğim gibi oldu. Orta kısmını da daha çok sevdim. Yalnız özellikle mahkeme kısmına odaklanan final bölümü göreceli diğerlerinin altında kaldı. Birazcık bitse de gitsek diye düşündüğüm oldu. Ama bu, sonunun nereye bağlanacağını bilmemle alakalı da olabilir. Hatta bundan dolayı olan bitenleri açıklama çabasında biraz fazla kaçırdıklarını düşünüyor da olabilirim. Ama yine de iki tarafın bakış açısını da kendilerince (bence) düzgün anlattılar.

Quiz genel olarak böyle bir yapım. İyi seyirler.

Hasmukh – Tanıtım

$
0
0

Netflix’in Hindistan yapımı yeni orijinal dizisi Hasmukh, 17 Nisan 2020 tarihinde izleyiciyle buluştu. Bu da fragmanı:

Kara komedi türündeki Hasmukh‘un senaryosunu Vir Das, Nikkhil Advani, Neeraj Pandey, Amogh Ranadive, Suparn Verma ve Nikhil Gonsalves birlikte kaleme almışlar. Gonsalves, aynı zamanda dizinin yönetmenliğini üstlenmiş. Vir Das ise aynı zamanda dizinin başrol oyuncusu konumunda.

IMDB’nin mini dizi olarak gösterdiği Hasmukh, 10 bölümden oluşuyor. Bölüm süreleri ise 28-39 dakika arasında değişiyor.

Hasmukh, çocukluğundan beri zor bir hayat yaşamış olan, yoğun bir sahne heyecanı yaşayan, oldukça çekingen bir kasaba komedyenidir. Daha doğrusu komedyen olma hayaliyle yanıp tutuşan biridir. Yaklaşık 10 senedir Gulati isimli bir komedyenin yanında çıraklık yapmaktadır ama hala sahneye çıkamamıştır. Ta ki bir cinayet işleyerek önündeki engeli kaldırdığı o güne kadar. O günden sonra Hasmukh’un şansı açılır kariyer anlamında ve Mumbai’ye uzanan bir yolculuk başlar. Lakin hayatı çok daha zor ve tehlikeli bir hale gelir. Çünkü sahnede parlaması için ilham alması gerekmektedir. İlham kaynağı da ölümdür.

*Hasmukh karakterine Whiskey Cavalier dizisi dışında Delhi Belly, Badmaa$h Company ve Shaadi Ke Side Effects gibi sinema filmlerinden de hatırlanabilecek Vir Das hayat veriyor.

*Gulati’nin menajerliğinden Hasmukh’un menajerliğine terfi eden ve bu tehlikeli yolculukta onun yoldaşı haline gelen Jimmy karakterini Moh Maya Money ve Happy Ending gibi sinema filmlerinden anımsanabilecek Ranvir Shorey canlandırıyor.

*Mumbai merkezli bir TV kanalında yayınlanan Komedi Kralları isimli popüler bir programın yapımcılığını üstlenen ve Hasmukh’un yeteneğini fark eden hırslı bir kadın olan Promila karakterinde Amrita Bagchi‘yi izliyoruz.

*Gulati rolünde Manoj Pahwa karşımıza çıkıyor.

*Komedi Kralları programının yıldızı konumundaki Krishna Kumar (K.K) isimli bir komedyene Suhail Nayyar hayat veriyor.

*Kadroda ayrıca Inaamulhaq, Ravi Kishan, Raza Murad, Mantra Mugdh, Deeksha Sonalkar ve Joanna Robaczewska gibi isimler yer alıyor.

Dizinin henüz ilk 3 bölümünü izlemiş bulunuyorum. İlk bölümde çok başarılı bir giriş yaptı kesinlikle. Sonrasındaki 2 bölüm de gayet iyiydi. Hasmukh, oldukça başarılı bir karakter olmuş. Genel olarak kadroyu da beğendim diyebilirim. Hikayedeki kara komedi unsurları da gayet başarılı bir şekilde yansıtılmakta. Epey eğleniyorum izlerken. Bu ayarda akmaya devam eder umarım ilerleyen bölümlerde de.

Outer Banks – Tanıtım

$
0
0

Netflix’te 15 Nisan 2020 tarihinde yeni bir dizi başladı: Outer Banks

Dizinin yaratıcıları Shannon BurkeJonas Pate ve Josh Pate. Bu üçlüye yazar masasında Keith Josef Adkins ve Rachel Alter; yapımcı koltuğunda ise Sunny Hodge eşlik etmiş. Valerie Weiss de yönetmenlik görevini üstlenmiş.

Suç draması, gençlik dizisi, aksiyon, macera, gizem ve gerilim gibi birçok türü harmanlayan bir drama dizisi konumunda Outer Banks. Dizinin ilk sezonu 10 bölümden oluşuyor ve 2. sezonunun olup olmayacağı henüz bilinmiyor. Bölüm süreleri ise 46-57 dakika aralığında değişiyor.

KONU

Hikayemizin merkezinde lise çağındaki 4 genç arkadaş var. Outer Banks isimli turist cenneti bir yerleşim yerinde yaşıyor gençlerimiz. 1 numaralı ana karakterimiz John B’nin ifadeleriyle “insanların ya 2 işinin ya da 2 evinin olduğu bir yer” Outer Banks. Zenginlerin ve fakirlerin adanın farklı kanatlarında yaşadıkları iki  ayrı bölge bulunuyormuş. Söz konusu 4 yakın arkadaştan John B, JJ ve Pope, adanın fakir kanadında yaşamlarını sürdürmekteler. Kiara/Kie ise adanın zengin tarafından.

Yaz dönemini birlikte takılıp eğlenerek geçiren bu dörtlü şiddetli bir fırtınanın ertesi günü küçük bir tekneyle bataklıkta açılmaya gidiyorlar. Pek derin olmayan suyun dibine batmış halde olan pahalı bir tekne ilişiyor gözlerine bu yolculuk sırasında. Gençliğin verdiği heyecan, macera arayışı, merak ve aç gözlülük gibi etmenler birleşince gençlerimiz bu işin arkasını kazımaya başlıyorlar ve çok geçmeden kendilerini tehlikeli işlerin ortasında buluyorlar.

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

Soldan Sağa: Pope – JJ – Kie – John B

Pope karakterine Jonathan Daviss, JJ karakterine Rudy Pankow, Kie karakterine Madison Bailey ve John B karakterine Chase Stokes hayat veriyor.

John B’nin babası yaklaşık 9 ay önce denizde kaybolmuş. Annesi, onları o 3 yaşındayken terk etmiş. Yasal vasisi konumdaki amcası da yaklaşık 3 aydır şehir dışında. Şu sıralar başında bir yetişkin olmadan yaşamını sürdürüyor kısacası sorumluluktan uzak bir şekilde. Sosyal hizmetler peşinde ve bir koruyucu ailenin yanına verilme tehlikesiyle karşı karşıya.

JJ, John’un uzun yıllardır en yakın arkadaşı konumunda. Sörfe özel bir tutkusu ve suça da meyli olan bir tip JJ. Özellikle de hırsızlık ve kaçakçılık gibi para kaynaklı suçlara.

Kie, diğer üçlüye en son dahil olan kişi konumunda. John, “Neden bizle takıldığını anlamıyorum. Sanırım hepimiz ona biraz vurgunuz.” cümleleriyle tanımlıyor onun ekipteki durumunu. Adanın zengin tarafında yaşıyor ve ailesinin turistlerin uğrak mekanı konumundaki bir işletmesi bulunuyor. Enerjik, neşeli ve eğlenceli bir genç kız Kie.

Pope, ekibin en zeki üyesi. John ve JJ’in aksine ada dışında muhtemel bir pozitif gelecek beliyor onu. JJ ve John’a oranla daha çekingen biri olduğunu söylemek mümkün bu arada.

Sarah

Sarah, adanın en zengin adamlarından birinin kızı. John, ara sıra onların teknesinde çalışıyormuş. Nie’nin eski en yakın arkadaşı konumunda bu arada Sarah. Sonrasında araları bozulmuş.

Karaktere Madelyn Cline hayat veriyor.

Charles Esten‘i (Nashville) Sarah’nın babası Ward rolünde izliyoruz. Austin North, Sarah’nın erkek arkadaşı Topper rolüyle karşımıza çıkıyor. Cullen Moss (One Tree Hill, Resurrection, Hap and Leonard), Outer Banks’in kötü şerif yardımcısı Victor Shoupe karakterine hayat veriyor. Adina Porter‘ı (The 100, True Blood, American Horror Story) ise Şerif Peterkin rolüyle izliyoruz. Kadroda ayrıca Caroline Arapoglou ve Drew Starkey gibi isimler de yer alıyor.

YAZARIN NOTU

Dizinin henüz ilk bölümünü izledim ve fena bulmadığımı söyleyebilirim. Basit, alışılagelmiş ama her zaman kendine alıcı bulabilecek tarzda bir dizi. Çok fazla ekran tecrübesi olmayan genç oyunculardan kurulu bir kadrosu var ama birkaç tanesine alıştım hemen ilk bölüm itibarıyla ben.

Devamı da en azından ilk bölüm ayarında gelirse sezonu tamamlarım diye düşünüyorum. Hayırlısı olsun bakalım. İzleyecek olanlara iyi seyirler dilerim.

FRAGMAN

Hunters || Tanıtım

$
0
0

Amazon, Get Out filmiyle en iyi özgün senaryo dalında Oscar kazanarak ön plana çıkan Jordan Peele‘in yapımcısı olduğu Hunters dizisine onay verdi. Bu dizi 21 Şubat tarihinde ilk sezonuyla bizlerle buluştu. Sezonu 10 bölümden oluşan dizinin ikinci sezon onayı hakkında bir haber yok. Dizinin bölüm süreleri 55-90 dakika arası değişmektedir. Ayrıca David Weil, dizinin yaratıcısı, yapımcısı ve yazarı olarak yer alıyor. Peele’nin yapım şirketi Monkeypaw Productions ve Sonar Entertainment, David Weil ile birlikte dizinin ortaklaşa yürütücülüğünü sürdürüyorlar.

Hitler, 1930-1945 yılları arasına damga vurmuş birisi. Faşizmin o yıllardaki yükselişi II. Dünya Savaşı ile son bulmuştur; ancak Hitler ölmüş olsa bile yarattığı yıkımın etkileri günümüze kadar sürmektedir. Hitler, en büyük düşmanı olarak Bolşevikleri ve Yahudileri görmüştür ve ırkçı bir politika sergilemiştir. Bu ırkçı politikalar sonucunda bir sürü Yahudi vatandaşı toplama kampında toplayarak katletmiştir. Bu olaylar Yahudileri çok derinden etkilemiştir, vatanlarından göç etmek zorunda kalmışlardır.

Şimdi ise 1977 yılında Amerika’dayız. Yahudilerin büyük bir çoğunluğu buraya göç etmiş ve kendilerine yeni bir hayat kurmaya başlamıştır. (Teknik bir bilgi: Amerika’da bugün bulunan Yahudilerin sayısı hemen hemen İsrail devletindeki Yahudi sayısına eşittir.) Ancak Yahudilerin bir kısmı kendilerine, ailelerine yapılanları unutmamış ve intikam almak istemektedir. Bu yüzden bir grup kendilerine “Nazi Avcıları” adı vererek gizli bir örgüt oluşturur. Bu örgüt, Amerika’ya kaçan eski Nazi taraftarlarını öldürme amacıyla kurulmuştur. Avcılar, Nazilerin kökünü kazımak istese de aslında işler göründüğü gibi değildir. Eski günlerine dönme amacında olan Nazi taraftarları da vardır.

Jonah Heidelbaum (Logan Lerman)

Jonah, ninesiyle birlikte yaşayan bir gençtir. Bir gün başına gelen kötü bir olay sonucu hayatındaki sırları keşfetme şansını elde eder ve bundan sonra artık hayatı eskisi gibi olmayacaktır.

Meyer Offerman (Al Pacino)

Nazi Avcıları’nın lideri. Bilgi ve tecrübesiyle gruba çok şey katan birisi. Bütün üyeler tarafından saygı ve sevgi görüyordur. Yaşlı kurttur.

Millie Morris (Jerrika Hinton)

Örgütün işlediği cinayetler artmaya başladığı zaman olayları soruşturan polis olarak adaleti sağlamaya çalışıyor.

Lonny Flash (Josh Radnor)

Avcılardan birisi. Üçkağıt, hile işleri ondan sorulur. Taklit ve gizlenme ustasıdır.

Murray ve Mindy Markowitz (Saul Rubinek ve Carol Kane)

Karı koca olarak avcılar için silah üretimini sağlamaktadırlar. Yaşları ilerlemiş olduğundan dolayı işin aksiyon taraflarına pek bulaşmazlar.

Sister Harriet (Kate Mulvany)

Eski MI6 ajanı, şimdi ise ekibin lojistik ve görev planlamacısı olarak çalışmaktadır. Sert biridir, dövüşmekten kaçmaz.

Roxy Jones (Tiffany Boone)

Siyahların haklarının savunucusularından. Avcılar için suç mahalini temizler, geride bir iz bırakmadıklarından emin olur.

Joe Mizushima (Louis Ozawa)

İyi bir askerdir. İnsan öldürmekten kaçınmaz, çok fazla savaş görmüştür. Avcıların en güçlü isimlerinden birisidir.

Hunters, Jordan Peele ve kadrosuyla çok cazip gözüken bir dizi olarak karşıma gelmişti. Ancak beklentilerimi tam anlamıyla karşıladığını söyleyemeyeceğim. Hem bazı bölümlerin sürelerinin uzunluğu hem de işin flashback kısmını fazla uzun tutmaları dizinin eksi olarak yazdığım tarafları oldu. Yine de sezonun ikinci yarısı ilkine göre daha hızlıydı ve sezon finali ise bayağı güzeldi. Herhalde en fazla beğendiğim bölümler ilk ve son bölüm oldu.

Sonu açık bitti sayılır, eğer devamı gelirse ilginç yollara gidebilir ama gelmezse de izlediğime çok fazla pişman olmam. Kadronun en iyisi Al Pacino oldu kesinlikle, onu izlemek çok güzeldi. Amazon’un bir diğer dizisi The Boys’un fantastik ve günümüzde geçmeyen modeli olduğunu düşündüm bu dizinin. Tabii The Boys kadar kaliteli bir iş yok ortada. O beklentide sakın olmayın. Eğer tarihi diziler ilginizi çekiyorsa ve kadroyu da seviyorsanız tavsiye edebilirim. İlk yarıda bırakmış olan varsa en azından sezonu bitirmeyi düşünebilirler.

İzleyecek olanlara iyi seyirler.

TANITIM FRAGMANI

Too Hot to Handle: Sıcak, daha da sıcak olacak! – Tanıtım

$
0
0

Netflix’te ‘reality show+yarışma‘ formatında yeni bir program başladı: Too Hot to Handle

17 Nisan 2020 tarihinde izleyiciyle buluşan Too Hot to Handle, 8 bölümden oluşuyor ve 4 haftalık bir zaman dilimini kapsıyor. Programın anlatıcısı Desiree Burch. Yarışmacılarla iletişim halinde olan ve bir nevi sunucu görevi gören Lana isimli bir yapay zekamız var bir de.

Cennetten çıkma, tropikal bir sahilde bulunan, her tarafı kameralarla çevrili, çok hoş bir malikanedeyiz. 5’i kadın, 5’i erkek toplam 10 yarışmacımız var ve büyük ödülümüz 100.000 dolar. Normal hayatlarında seksüel açıdan aşırı aktif olan, bağlanamayan, sosyal becerileri gelişmiş, hoş görünümlü ve seksi kişiler olmaları yarışmacılarımızın ortak özellikleri konumunda.

10 yarışmacımız prodüksiyon tarafından malikaneye ilk etapta pek bilgi verilmeden yerleştiriliyorlar. Bir çeşit flört programına katıldıklarının bilincindeler elbette ama yarışmanın ana kurallarından ve ödülün ne olduğundan habersizler. İlk 12 saat boyunca da durumdan habersiz bir şekilde, açık büfeyle karşılaşmış bir insan misali birbirlerini süzmeye, gözlerine kestirmeye ve flörtleşmeye başlıyorlar. Derken 12 saat bitiyor, Lana ansızın onlara sesleniyor ve kuralları açıklamaya başlıyor.

Yarışmacıların 100.000 dolarlık büyük ödülü kazanmak için yapmaları gereken tek bir şey var: 4 hafta boyunca her türlü cinsel aktiviteden uzak durmak. Her türlü seks yasak! Yiyişmek yasak! Öpüşmek yasak! Hatta mastürbasyon bile yasak! Yarışmacılar yasakları deldikleri takdirde her seferinde büyük ödülden belirli bir miktar azalacak. Kesilecek miktar, yasağın büyüklüğüne bağlı olarak değişecek. En büyük kesintiler/cezalar elbette seks yaşanması halinde olacak. Eğer ki yarışmacılarımız kendilerine hakim olamazlarsa 4 haftanın sonunda ödül kumbaralarında hiç para bile kalmayabilir. Elbette yasak olan daha tatlıdır ve hayatta paradan daha önemli şeyler vardır.

Bölüm sürelerinin 37-44 dakika aralığında değiştiğini ve yarışmacıların tamamının aynı odada bitişik yataklarda uyuduklarını da belirteyim aklımdayken. Yarışmayı kaç kişinin kazanabileceğini de bilmiyoruz bu arada.

(Soldan Sağa) Üst Sıra: Sharron – Matthew – Haley – Harry Alt Sıra: Francesca – David – Rhonda – Kelz – Nicole – Chloe

Gelelim 10 yarışmacımıza. Kısa kısa tanıyalım onları da.

*Chloe: Yarışmaya İngiltere’den katılıyor. Coşkulu bir tip. Pek zeki bir kız değil ama kendi de bu özelliğinin farkında. (Biraz Madeline Zima‘yı andırıyor.)

*Sharron: Yarışmaya New Jersey’den katılıyor. Ağzı oldukça iyi laf yapıyor ve özgüveni oldukça yüksek. (Biraz Kevin Hart‘ı anımsattı bana yüksek enerjisiyle.)

*Haley: Florida’dan geliyor. Bir üniversite öğrencisi ve kardeşlik evi mensubu. Aptal sarışın ve biseksüel kontenjanlarını doldurmaya aday görünüyor.

*David: Yarışmaya İngiltere’den katılıyor. Kendini bir beyefendi olarak tanımlıyor ve üzerinde bir İngiliz kendini beğenmişliği mevcut diyebilirim. Flört etme konusunda pek yetenekli biri gibi durmuyor. Kendi ifadeleriyle ‘Özel cümlelerim veya bir stratejim yoktur. Bara girer ve gömleğimi çıkarırım. Kızlar da bana gelir.’ tarzında bir basitliği var. (Öyle ki daha ilk bölümden iki ısrarcı güneş kremi sürme teklifi vakasıyla flört etmeye giriştiği için ona ‘Kremci‘ diye de hitap edebiliriz bence.)

*Harry: Avustralya’dan geliyor. Çocuksu bir coşkuya ve tatlılığa sahip. (2018 yılında Yeni Zelanda’da Heartbreak Island isimli benzer tarzda bir programın kazananıymış bu arada kendisi.)

*Francesca: Yarışmaya Kanada’dan katılıyor. Tam bir afet olduğunun farkında ve bu durum da tavır ve davranışlarına izlemesi keyifli bir şekilde yansıyor. ‘Bir erkek ateşliyse ve onu istiyorsam saçımı hafifçe savurur ve göz teması kurarım. Anında oyun biter.’ diyor kendisiyle ilgili kendinden emin bir tavırla. (Instagram fenomeni. Yarışmaya katıldığı anda 310.000 takipçisi olduğundan bahsediyor ve her gün biraz daha yükseldiğini belirtiyor. An itibarıyla takipçi sayısı 413.000 bu arada. Siz bu yazıyla buluştuğunuzda yarım milyonu aşmış olacaktır muhtemelen.)

*Matthew: Colorado’dan geliyor. Hippi görünümlü bir tip. (Yüze gülüp, arkadan sallayan tarzda insanlardan biriymiş izlenimi verdi ilk bölümde bana.)

*Rhonda: Yarışmaya Georgia’dan katılıyor. Seksi olduğunun farkında ve bunun yansımalarından da oldukça hoşnut. Genel olarak epey rahat ve baştan çıkarıcı bir kız. Dövmeli erkek sevdiğini, ideal erkeğinin iyi bir işi olması gerektiğini ve şımartılmayı sevdiğini söylüyor.

*Nicole: İrlanda’dan geliyor. Katolik bir kız lisesinde öğrenim gördüğünü söylüyor geçmişte. Çıktığı erkekler daha 3. randevuda ona aşık oldukları söylüyorlarmış. (Röportajlarda oldukça coşkulu görünse de en pasif kadın yarışmacı olacakmış gibi bir his geçirdi açıkçası ilk bölüm itibarıyla bana.)

*Kelz: İngiltere’den geliyor. Kendisini ormanın kralı aslana benzetiyor ve Aslan Kral’ın en sevdiği film olduğunu söylüyor. Kendisini alfa erkek olarak tanımlıyor, rekabete girmeyi sevmediğini, onun kızlara gitmesindense kızların ona gelmesini tercih ettiğini dillendiriyor. (Ondan olsa olsa bir hikayenin kötü adamı olur bence.)

Too Hot to Handle, böyle bir program işte. Yarışmacılara vakit geçirip kaynaşmaları için ufak tefek görevler de verilecek elbette hikaye olsun diye benzer tarzda programlarda da olduğu üzere.

İlk bölümünü izledim henüz programın ve başından epey eğlenerek kalktım. Formatı ve ortamı sevdim genel hatlarıyla. Yarışmacılardan da Francesca, Nicole, Sharron, Harry ve Chloe’ye kanım kaynadı ilk etapta hemen. Francesca ve Nicole’ü oldukça hoş buldum ayrıca.

Epey eğlence çıkar bize sezon içerisinde bu programdan diye düşünüyorum ve izlemeye niyeti olanlara iyi seyirler diliyorum.


Belgravia — Tanıtım

$
0
0

İngiliz ITV kanalı 15 Mart’ta ekranı yeni bir dönem dramasıyla buluşturdu. Downton Abbey dizisinin yaratıcısı Julian Fellowes’in elinden çıkan ve yine aynı kanalda yayınlanan Belgravia, 6 bölümlük ilk sezonunu 19 Nisan’da tamamladı.

Fellowes, 2016’da yayımlanan aynı isimli kendi romanını diziye uyarlayarak senaryosunu kaleme aldı. Belgravia, ABD’de yayın yapan kablolu kanallardan Epix’le ortak hazırlandı. Kanaldaki yayını da 12 Nisan’da başladı. John Alexander (Trust Me, Jamestown) dizinin yönetmenliğini, Carnival Films (Downton Abbey) ise yapımını üstlendi.

Geniş kadrosunda Tamsin Greig, Philip Glenister, Harriet Walter, Alice Eve, Jack Shalloo, Ella Purnell, Tom Wilkinson ve Jack Bardoe gibi oyuncular yer alıyor.

Konusu:

Belgravia, dizinin hikayesinin geçtiği halen Londra’da bulunan gerçek ve lüks bir semtin ismi olarak da biliniyor. Takvim ise 1800’li yılları gösteriyor. Açılışı ilk olarak 1815’ten yapıyoruz.

** 15-16 Haziran 1815. Waterloo Savaşı‘nın iki gün öncesinde, Quatre Bras Muharebesi‘nin ise arefesindeyiz. Richmond Dükü, Napolyon’un işgal etme ihtimaline karşı Brüksel’de bulunan ihtiyat birliğini yönetmekte. Richmond Düşesi, bu sırada Britanya ordusu komutanlığını yapan Wellington Dükü Arthur Wellesley’in de katıldığı şaşalı bir balo düzenler. İngiliz sosyetesinin üst kademesindeki pek çok ismin de yer aldığı büyük bir balo olur. Balo sonrasındaysa tarihin yazdığı savaşın ilk adımları atılır.

Baloya katılanların arasında ticaretteki başarıları sayesinde gün geçtikçe zenginleşen James ve Anne Trenchard çifti ile kızları Sophia da vardır. Sophia, İngiltere’deki en zengin ve en seçkin ailelerden birinin oğlu ve varisi olan Edmund Bellasis’in dikkatini bu baloda çeker.

Belgravia dizisinin asıl hikayesi balodan yaklaşık 25 yıl kadar sonrasında yaşananları ekrana getiriyor esasında.

** 1840’lar. Belgravia, toplumun üst kademesindeki kişilerin oturduğu bir bölge olarak bilinmeye devam ediyor. Trenchard çifti bu bölgeye taşınınca Bellasis ailesiyle de yeniden bir araya geliyor. Böylece 25 yıl önce “o” baloda yaşanan olaylar yeniden yankılanmaya, bu zamana kadar saklanan sırlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor.

Belgravia’dan ikinci Downton Abbey olması gibi beklentim yoktu açıkçası. Ama yokluğunu idare edebilecek bir iş çıkması isteğindeydim. Beğenmedim diyemem ama pek de “öyle” bir şey olmadığını söyleyebilirim. Sanırım bundan birazcık daha fazlasını istiyordum. Daha çok o amaçla yola çıkıp çakmasını yapmışlar gibi geldi. Hatta dizide kullanılan fon müziği bile bariz şekilde Downton Abbey’i akıllara getiriyor. Dönem draması olaraksa görevini yapıyor.

Dizinin bel kemiğini oluşturan ve baloya dayanan sır ilgimi çekti. Yine de etrafında olup bitenleri daha iyi kurgulayabilirlermiş diye düşündüğüm zamanlar da oldu. Hikayesinin açılışını ilk iki bölümde, kapanışı da son iki bölümde yapıyorlar denebilir.

Charles Pope, Anne Trenchard, Brockenhurst Kontesi Caroline ve Leydi Maria Grey göreceli daha ilgi çekici karakterler oldular. Tamsin Greig, Harriet Walter, Alice Eve ve kariyerinin ilk projesinde yer alan Jack Bardoe ise oyuncu kadrosundan ilgi çekenlerdi. Greig, Walter ve Eve zaten öncesinde de tanıdığım ve beğendiğim isimlerden.

Nihayetinde bayağı bir toparlayıp sezon finali yaptı. 2. sezon da gelecekmiş gibi gitti denebilir ama İngiliz usulü kapanış yaptıkları için gelmese de sorun olmaz. Böylesi de iş görür. Belgravia böyle bir dizi işte. İyi seyirler.

The Baker and the Beauty – Tanıtım

$
0
0

ABC’de 13 Nisan’da yeni bir dizi başladı: The Baker and the Beauty

GİRİZGAH

Beauty and the Baker (Lehiyot Ita) isimli İsrail dizisinden uyarlanmış dizimiz. Uyarlayan kişi ise Dean Georgaris. Yapımcı koltuğunda ona Rachel Kaplan, Steve Pearlman, Peter Traugott, Assi Azar, Jim Chory, Becky Hartman Edwards ve David Frankel gibi isimler eşlik ediyor.

The Baker and the Beauty için romantik komedi ile aile dramasını harmanlayan bir komedi drama dizisi diyebiliriz.

Dizinin ilk bölümüyle 0.50 reyting oranı ve 2.662.000 izleyici sayısı elde ederek zayıf bir başlangıç yaptığını hatırlatalım.

KONU

Elimizde bir tür peri masalı hikayesi var. Yalnız bu türde yapılmış çoğu işin aksine kendisini peri masalının içerisinde bulan şanslı kişi bir erkek karakter.

Miami’de geçen hikaye, sıradan bir hayatı olan fırıncı bir gençle uluslararası üne sahip güzel bir kadın arasında filizlenen sürpriz bir aşk hikayesini merkezine alıyor. Şık bir restoranda ikili arasında tesadüfi bir karşılaşma yaşanıyor ve olaylar gelişiyor.

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

Garcia Familyası

*Daniel Garcia (Victor Rasuk): Kübalı, göçmen bir ailenin oğlu. Hala ailesiyle yaşayan ve aile fırınında çalışan, basit bir adam Daniel. O akşam o restoranda olma sebebi kız arkadaşıyla birlikteliklerinin 4. yılını kutlamak istemesi. Daniel için hafifçe bir utangaçlığa sahip, sempatik, kibar ve karizmatik bir beyefendi diyebiliriz.

Aktörü How to Make It in America ve Stalker dizilerinden anımsayabilirsiniz.


*Mari (Lisa Vidal): Daniel’in annesi. Baskın bir karakter, epey coşkulu bir tip.

Aktrisi Being Mary Jane, The Division ve The Event gibi dizilerden hatırlayabilirsiniz.


*Rafael (Carlos Gómez): Daniel’in babası.

Aktörü Madam Secretary ve The Glades dizilerinden anımsayabilirsiniz.


*Mateo (David Del Rio): Daniel’in erkek kardeşi. DJ’liğe özel bir tutkusu var. DJ’lik yapmadığı vakitlerde aile fırınında/pastanesinde çalışıyor o da. Biraz fırlama bir tip.


*Natalie (Belissa Escobedo): Daniel’in lise çağındaki küçük kız kardeşi. Noa’ya özel bir hayranlığı var.

Noa Hamilton

*Noa Hamilton (Nathalie Kelley): Ülkedeki en ünlü, en popüler kadınlardan biri. Ülkenin ileri gelen bir gayrimenkul kodamanının güzel kızı, önemli bir kariyere sahip başarılı bir model/modacı ve Hollywood’un güçlü, popüler bir çiftinin diğer yarısı olarak biliniyor Noa. Erkek arkadaşından çok kısa bir süre önce ayrılmış ve kafa dağıtma evresinde şu anda. Enerjik, renkli ve heyecan verici bir kadın.

Aktrisi UnReal, The Vampire Diaries ve Dynasty gibi dizilerden tanıyoruz.

Vanessa

*Vanessa (Michelle Veintimilla): Daniel’in güzel kız arkadaşı. Artık birlikteliklerini evlilikle taçlandırmak istiyor ama işler umduğu gibi gitmiyor. Biraz hevesli ve kontrol meraklısı diyebiliriz onun için.

Aktrisi Seven Seconds, Gotham ve The I-Land gibi dizilerden anımsayabilirsiniz.

Lewis

*Lewis (Dan Bucatinsky): Noa’nın menajeri.

*Piper (Georgina Reilly): Noa’nın en yakın arkadaşı.

*Zoe (Paulina Singer): Noa’nın stilisti.

*Amy (Madelyn Sher): Vanessa’nın ev arkadaşı.

YAZARIN NOTU

Diziyle ilgili yüksek bir beklentim yoktu açıkçası ama epey memnun bir şekilde kalktım ilk bölümün başından. Biraz pembemsi, eğlenceli bir havası var dizinin. Daniel’in kız kardeşini saymazsak genel olarak karakterlerden de memnun kaldım diyebilirim. Yan karakterlerden en çok Mari ve Vanessa’yı sevecekmişim gibi duruyor ayrıca. Diğer bölümler de bu tatta, bu ayarda gelebilirse sezonun sonunu görürüm diye düşünüyorum.

FRAGMAN

Love is Blind — Tanıtım

$
0
0

Yakın zaman önce Netflix’in yeni reality şovu Too Hot to Handle‘ın tanıtımı sitede yer bulunca ben de platformun bir diğer yeni reality şovu Love is Blind‘ı tanıtayım dedim.

13 Şubat’ta başlayan şov, bölümlerini üç haftalık zaman dilimi içerisinde yayınladı. Sezon 10 bölümden oluşuyor, ayrıca 5 Mart’ta yeniden bir araya gelme (reunion) adı altında yan yana gelerek sezonu konuştukları özel bir bölüm de geldi. Kinetic Content‘in yapımını üstendiği şov, gördüğü ilgi sonrası “çift” sezonluk onay aldı.

Format:

Love is Blind esasında deneye dayalı bir flört şovu. 38 güne yayılan bir zaman diliminde geçiyor. 15 kadın ve 15 erkekten oluşan bir katılımcı listesi var. Sunuculuğu Vanessa ve Nick Lachey çifti üstleniyor.

** 1. aşama: Kadınlar bir evde, erkekler ise diğer evde birlikte yaşıyorlar ve yüz yüze görüşmeden flört etmeye başlıyorlar. Bunu da yan yana olan kabinler sayesinde yapıyorlar. Yani sadece birbirlerinin seslerini duyarak ve sohbet ederek (speed dating de denebilecek bir yöntemle) anlaşıyorlar.

Şovun bu kısmı 10 gün sürüyor. Bir noktada çift olmaya ve ilişkilerini resmileştirmeye karar veren kişiler olursa birbirleriyle tanışma fırsatı yakalıyor. Eğer anlaşırlarsa (beklediklerini bulurlarsa) ilk aşamayı birlikte tamamlıyorlar. Tahmin edersiniz ki bu süreçte bir kişi birden fazla kişiyle konuşuyor, etkileniyor ve devamında hemcinsler yine aynı eve dönüyorlar. Ayrıca yüz yüze konuştuğun kişi fiziksel açıdan beklediğin gibi çıkmayabiliyor.

** 2. ve 3. aşama: İlk aşamayı tamamlayabilen çiftler birlikte Meksika’daki bir otele gidiyorlar. Böylece hem birbirlerini “daha yakından” tanıma fırsatı yakalıyorlar, hem kadınlar ve erkekler diğer yarışmacılarla tanışıyorlar hem de hep birlikte vakit geçiriyorlar.

İlişkileri bu kısmı da sorunsuz atlatırlarsa bu sefer çekimlerin yapıldığı Atlanta’ya dönüp bir apartman dairesinde birlikte yaşamaya başlıyorlar. Birbirlerinin ev haline tanık olmanın yanı sıra ciddileşen ilişkiler aile üyeleriyle tanışmaya doğru gidiyor.

** Son aşama: Deneyin ilk aşamasını tamamlayan çiftler esasında nişanlı olarak ayrılıyorlar ve deney sonunda yapılacak düğünlerine doğru gün saymaya başlıyorlar. Bunun da bilincindeler zaten. Hatta ilk aşamada evlilik tekliflerine de tanık oluyoruz. Dolayısıyla son kısımda çiftlerin düğün hazırlıklarına, bekarlığa veda partilerine ve en nihayetinde düğünlerine de tanık oluyoruz. Düğünere ayrılmış birinci sezon finali 84 dakika hatta. Tabii düğün yapıyor olmaları sona gelen çiftlerin hepsinin nikah sırasında “Evet” cevabını verdikleri anlamına gelmesin…

Nihayetinde “Aşkın gözü kör müdür?” sorusu kendisine bir cevap buluyor.

Love is Blind‘a tamamıyla merak sonucu başladım. Amerika’da ekrana gelen flört şovları The Bachelor, The Bachelorette ve ikisine bağlı yan şovları da takip ediyorum. İlgimi çektiklerini ve kafamı dağıttıklarını söyleyebilirim. Bu da onlar gibi çerezlik ama eğlenceli.

Böyle bir deneyden cidden evliliğe giden çiftler çıkarabilmeleri ilgincime gitti doğruya doğru. Nasıl bir cast süreci yürüttülerse artık. 10 gün içinde evlilik kararı alıp çoğunda yüzünü bile görmedikleri kişilerle nişanlanmaları biraz gerçek dışı gelse de ulaştığımız sonuçlara da bakarsak o kadar imkansız durmuyor artık. Çoğu ilişkinin atlattığı engelleri bölümlerde deneyin de dahil olmasıyla hızlı bir şekilde önümüze getiriyorlar bir nevi. Tartışmalı konulara da dalabiliyorlar.

Katılımcıların arasında her türden insanın olduğu söylenebilir. Efendi, iyi niyetli ve düzgün denebilecek kişiler (Lauren, Cameron) olduğu gibi reality şova uygun malzemesi olan kişiler (Jessica, Barnett) de yer alıyor. Deneyin ilk kısmı benim ilgimi daha çok çekti. Hemcinslerin bir arada yaşaması ve birbiriyle sohbet etmesi, bu sırada bazılarının bir araya gelişi, devamında bütün çiftlerin aynı otelde kalıp ortak zaman geçirmesi iyiydi. Vasatlığın ve varoşluğun daha hakim olduğu kısımlar bunlardı diyebilirim.

Ekşi’de “ABD’nin Kısmetse Olur’u” diye benzetme yapana denk geldim. Aşağı yukarı katılıyorum, iki format birbirini akla getirebiliyor. Nihayetinde ikisi de reality şov ama bizimkiler Love is Blind’ın yanında daha “fake” kalıyor doğruya doğru. Ama bizim şovların daha “olaylı” geçtiğini söylemek de mümkün. Öyle ya da böyle şovun Netflix’ten iki sezonluk onay almasına sevindim açıkçası. Formatın gidişatı ilgimi çektiği için devam etmeye çalışacağım.

Love is Blind böyle bir şov işte. İyi seyirler.

Yaklaşan Ve Sezonu Yeni Tamamlanan Bazı Avrupa Dizileri Üzerine Kısa Kısa – Derleme

$
0
0

Koranavirüs dolayısıyla neredeyse dünyanın her yerinde dizi sektöründe çekimlerin durduğu bu dönemde alternatif diziler arayanlar için Avrupa ülkelerinde yakın dönemde başlayacak olan veya sezonu tamamlanmış bazı dizilerden haberler ve kısa bilgiler içeren bir derleme yazısıyla sizlerleyiz.

Bullets’ı yayınlayan Finlandiya’nın Elisa Viihde isimli dijital platformunda 26 Mart 2020 tarihinde Kevyttä Yläpilveä isimli bir dizi başlamış. Bu da fragmanı:

Komedi drama türündeki dizi, 8 bölümden oluşmakta. Bölüm süreleri 40-45 dakika aralığında. Başrollerini Elsa Saisio ve Vuokko Hovatta paylaşıyor. Kadroda ayrıca Alina Tomnikov, Rea Mauranen ve Vesa Vierikko gibi isimler yer alıyor. Dizinin konusu ise şu şekilde lanse ediliyor:

Vivian Holm (Saisio), yıllar sonra Nurmijärvi Gölü’ne geri döner ve evinin bulunduğu yerde lüks bir otel kurmaya karar verir. Vivian’ın planı, otel etrafında yüz yıl önce tarım arazilerine boşaltılmış bir gölü restore etmektir. Alanla ilgilenen Linda (Hovatta), tarlaların altında gizlenmiş bir sırrını açığa çıkaracağı için kız kardeşi Vivian’ın planına katılmıyor. Kız kardeşlerin mücadelesi başlar, bu da nihayetinde tüm kasabayı karıştırır.


Finlandiya’nın YLE TV2 kanalının suç draması Karppi’nin 8 bölümden oluşan 2. sezonu 3 Nisan 2020 tarihinde yayınlanmış. Bu da fragmanı:


Viaplay’de 24 Mayıs 2020 tarihinde Maskineriet isimli yeni bir dizi başlayacak. Bu da kısa fragmanı:

8 bölümden oluşacak olan aksiyon, gerilim ve gizem yüklü dramanın senaryosunu Niclas Ekström ve Kjersti Ugelstad kaleme almış. Yönetmenliğini Richard Holm üstlenmiş. Holm’e yapımcı koltuğunda Fredrik Ljungberg, Mats Alders, Miira Paasilinna, Jon Petersson ve Max Svahn gibi isimler eşlik etmiş.

İsveç-Norveç ortak yapımı dizinin başrolünde Norveçli aktör Kristoffer Joner yer alıyor. Kadroda ayrıca Julia Schacht, Hanna Alström (Äkta Människor, Kingsman film serisi), Anderz Eide (Frikjent, Svartsjön) ve Rune Temte (The Last Kingdom, Fortitude) gibi isimler yer alıyor.

Dizinin konusu ise kısaca şu şekilde lanse ediliyor:

Sıradan bir aile babası olan Olle (Kristoffer Joner), bir feribotun garajındaki bir arabanın içerisinde uyanıyor. Yan koltukta bir çanta dolusu para ve silah mevcut. Sonrasında Olle durumu anlamlandırmaya çalışırken aksiyon dolu bir kaçış sürecinin içerisinde buluyor kendini. Nina (Julia Schacht) önderliğindeki polis ekibi de gerçeğin peşinde koşmaya başlıyor elbette hikayenin diğer tarafında da.


İlk sezonu 2018 yılı ilkbaharında yayınlanan Viaplay dizisi Advokaten‘ın 2. sezonu 10 Mayıs 2020 tarihinde başlıyor. Bu da yeni sezonun kısa fragmanı:

Gizem ve suç draması ögelerinin ön planda olduğu aksiyon yüklü dizinin başrolünde Tyrant ve Äkta Människor dizilerinden tanıdığımız Alexander Karim yer alıyor. Ona A Discovery of Witches dizisinden anımsanaabilecek Malin Buska eşlik ediyor. Kadroda ayrıca Nicolaj Kopernikus, Thomas Bo Larsen, Johannes Lassen, Sara Hjort Ditlevsen (Rita) ve Liv Mjönes gibi isimler yer alıyor.

İsveç ve Danimarka ortak yapımı olan dizi, Frank Nordling (Karim) isimli genç ve gelecek vaat eden bir savunma avukatını merkezine alıyor. Frank, ailesinin ölümünün arkasındaki gerçeği öğrendiği vakit tüm dünyası çözülmeye başlar. Çocukluk yıllarında Frank ve kız kardeşi Sara (Buska), arabalarına yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucu ebeveynlerinin ölümüne tanık olmuşlar. Frank yıllar sonra bu patlamanın arkasındaki kişinin Kopenhag’ın yer altı dünyası liderlerinden biri olan Thomas Waldman (Larsen) olduğunu öğreniyor ve intikam almak için Waldman’ın organizasyonunun içine sızmaya karar veriyor.

Bu da dizinin ilk sezon fragmanı:


İspanya’da yayın yapan dijital platform Movistar+’dan 15 Mayıs 2020 tarihinde La Unidad isimli yeni bir dizi geliyor. Bu da fragmanı:

Aksiyon ve gerilim yüklü bir polisiye olan La Unidad‘ın ilk sezonu 6 bölümden oluşacak. Dizinin  yaratıcıları Dani de la Torre ve Alberto Marini. Bu ikiliye yazar masasında Amèlia Mora eşlik etmiş. Torre, dizide yönetmenlik görevini de üstlenmiş. Fran Araújo ise dizinin yapımcısı.

Dizinin kadrosunda Luis Zahera (Vivir Sin Permiso), Marian Álvarez (Velvet Colección), Nathalie Poza (La Catedral del Mar), Michel Noher, Carlos Blanco (Fariña), Bouzan Hadawi ve Amina Leony gibi isimler yer alıyor.

Dizinin konusu ise kısaca şöyle:

Gizli bir polis birimi, liderleri yakalanan bir terörist örgütünün İspanya’ya saldırmasını engellemek için bir araya geliyorlar ve aksiyon başlıyor.


İspanya’da yayın yapan dijital platform Movistar+, izleyicilerini 8 Nisan 2020 tarihinde La Línea Invisible isimli yeni bir diziyle buluşturmuş. Bu da fragmanı:

La Línea Invisible, bir dönem draması ve aynı zamanda bir mini dizi. Hikayesi 1960’lı yılların sonlarında geçiyor. Bask merkezli ünlü terörist grup ETA’nın doğuş hikayesi anlatılıyor dizide ve örgütün ilk terörist saldırısına tanık oluyoruz.

Dizinin yaratıcısı Abel García Roure. Ona yazar masasında Michel Gaztambide ve Alejandro Hernández eşlik etmiş. Yönetmenlik görevini Mariano Barroso üstlenmiş. Roure’ye yapımcı koltuğunda Ismael Calleja, Domingo Corral, Oriol Maymó, Rafael Portela Freire ve Fran Araújo gibi isimler eşlik etmiş.

Dizinin kadrosunda Àlex Monner (Vivir Sin Permiso), Patrick Criado (Vivir Sin PermisoAnna Castillo, Joan Amargós, Antonio de la Torre (The Night Manager), Enric Auquer ve María Morales gibi isimler yer alıyor.


İspanya’nın Antena 3 kanalının bilim kurgu dizisi La Valla, 13 bölümden oluşan ilk sezonunu 12 Nisan 2020 tarihinde tamamlamış.

Dizinin yaratıcısı Daniel Écija. Yapımcı koltuğunda ona Sonia Martínez, Inés París ve David Molina Encinas gibi isimler eşlik etmiş. Dizinin oyuncu kadrosunda Unax Ugalde (Vivir Sin Permiso, Pequeñas Coincidencias), Ángela Molina (Días de Navidad, Velvet), Laura Quirós, Olivia Molina, Eleonora Wexler, Manu Fullola, Abel Folk, Belén Écija ve Yaima Ramos gibi isimler yer alıyor.

Dizinin konusu ise şöyle:

2045 yılındayız. Batı ülkelerinin geri kalanı gibi İspanya da doğal kaynak yetersizliğiyle sonuçlanan bir sürecin ardından bir diktatörlük rejimine sürüklenmiş. Kırsal alanda yaşamak imkansızdır; şehirde ise güçlüler ve geri kalanların yaşam alanlarını ikiye ayıran bir tür çit inşa edilmiştir.

Bu da dizinin fragmanı:


Alman kanalı ZDF dizisi Dunkelstadt, 1 Nisan 2020 tarihinde 6 bölümden oluşan ilk sezonunu tamamlamış.

Dizinin yönetmeni bir Türk: Aslı Özge. Senaryoyu Axel Melzener ve Julia Nika Neviandt kaleme almışlar. Till Derenbach ve Daniel Mann ise yapımcılığını üstlenmişler.

Dizinin başrolünde Alina Levshin yer alıyor. Ona Artjom Gilz ve Rauand Taleb eşlik ediyor.

Hafiften eğlenceli tarzda bir dedektiflik draması olan dizinin konusu ise kısaca şöyle:

Doro Decker (Alina Levshin), tanınmış bir polis memuru olan merhum babasının ayak izlerini takip etmekteyken polislik yılları aniden sona erer ve özel dedektif olarak çalışmaya başlar. Başlangıçta zararsız bir görünümde olan almış olduğu davalar, tehditkar bir şekilde gelişmeye eğimlidir.

https://www.youtube.com/watch?v=odlz_U9bImI

https://www.facebook.com/ZDFneo/videos/195230654902453/


Netflix, ilk 3 sezonu TIMvision‘da yayınlanan SKAM Italia‘yı bünyesine katmış ve yapımcılığını üstlendiği 4. sezonu, 15 Mayıs 2020 tarihinde yayınlayacakmış. Bu da yeni sezondan paylaşılan kısa fragman:


Bir haber de Avrupa dışından verelim o zaman. Avustralya’nın hit dizisi Wentworth’ün 8. sezonu, Haziran ayı içerisinde başlıyor.

Kaynak

Ek Bilgi: IMDB, 2 Haziran 2020 tarihini hedef göstermiş sezon başlangıcı olarak.

Aşk 101 || Tanıtım

$
0
0

İlk olarak Hakan Muhafız ile Türkiye’ye açılan, daha sonra Atiye ve Rise of Empires: Ottoman ile  projelerini ekranlara getirmeye devam eden Netflix’in ülkemizde yayınlanan son projesi Aşk 101 oldu. Dizi, 24 Nisan’da 8 bölümlük ilk sezonuyla bizlerle buluştu. Bölüm süreleri 33-48 dakika arası değişmektedir ve ikinci sezonu konusunda henüz resmi bir haber yoktur.

Dizinin yapımını Ay Yapım üstlenmektedir. Senaristliğini Ufak Tefek Cinayetler, Kiralık Aşk ve Bir Kadın Bir Erkek dizilerinde çalışmış Meriç Acemi yapmaktadır. Dizinin yönetmenleri ise Kara Para Aşk dizisinde çalışmış Ahmet Katıksız ve yine Ufak Tefek Cinayetler dizisinde çalışmış Deniz Yorulmazer.

KONU

Hikayemiz 1998 yılında geçmektedir. Kerem, Sinan, Eda ve Osman okulda yaptıklarıyla okuldaki öğretmenden öğrencisine herkesi kendilerinden bezdirmişlerdir. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar şansları yaver gitmiş ve onları okuldan atmak isteyen Müdür Necdet amacına ulaşamamıştır. Bu dört öğrenciyi okuldan atmak için öğretmenlerle beraber oy birliği ile bir karar alınması gerekmektedir. Bütün öğretmenleri ikna etse bile Burcu öğretmeni ikna edememektedir. Fakat en sonunda müdürü sevindiren bir olay gerçekleşir.

Burcu öğretmenin tayini çıkmıştır ve yakında okuldan gidecektir; böylelikle müdürün bu öğrencileri okuldan atmak için önünde bir engel kalmayacaktır. Onlara tek destek olan öğretmenin okuldan ayrılacağını öğrenen Kerem, Sinan, Eda ve Osman bunu engellemek adına yanlarına Işık’ı da çekerek bir plan yaparlar. Onlara göre tek çıkış yolu Burcu öğretmeni dönem kapanana kadar okula yeni gelen basketbol koçu olan Kemal’e aşık etmektir.

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

Sinan (Mert Yazıcıoğlu)

Umursamaz tavırlı ve her şeye isyankar birisidir. Felsefeyi ve kelime oyunlarını sever. Genel olarak insanlardan nefret eder ve çok fazla iyimser birisi değildir. Ancak olaylar beklemediği bir şekilde onu diğerleriyle kader arkadaşı yapmaktadır.

Oyuncuyu Karagül, Bir Litre Gözyaşı ve Mehmed: Bir Cihan Fatihi dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Eda (Alina Boz)

Okulun popüler ve belalı kızlarından biridir. Kaos çıkarmayı ve insanları birbirine kırdırmayı sever. Aynı zamanda sert bir kızdır, yanına kolay kolay kimseyi yaklaştırmaz.

Oyuncuyu Elimi Bırakma ve Paramparça dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Kerem (Kubilay Aka)

Kerem, okulun en sert çocuklarından birisidir. Öfke kontrolü yoktur ve öfkesine yenik düşüp kavgalara karışmakta üstüne yoktur.

Oyuncuyu Çukur ve Vatanım Sensin dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Işık (İpek Filiz Yazıcı)

Sınıfın çalışkan ve düzenli öğrencilerinden birisidir. Sinan ile sıra arkadaşıdır. Burcu ve Kemal’i birbirine aşık etmek için Eda, Sinan, Osman ve Kerem’den oluşan gruba katılıyor; fakat sonrasında o da bu arkadaşlarla kendini keşfediyor.

Oyuncuyu Elimi Bırakma, 7yüz ve Babam ve Ailesi dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Osman (Selahattin Paşalı

Okuldaki yasa dışı bahisleri yöneten ve bunlardan para kazanan birisidir. Kolay yoldan para kazanmaya çalışmaktadır.

Oyuncuyu Babil dizisinden hatırlayabilirsiniz.

Burcu (Pınar Deniz)

Okulun müdür yardımcısıdır. Son oylamada tek başına da olsa öğrencilerini savunmuştur. Ilımlı, öğrenciyle diyaloğu iyi olan birisidir ve herkesçe sevilmektedir.

Oyuncuyu Bir Deli Rüzgar ve Vatanım Sensin dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Kemal (Kaan Urgancıoğlu)

Okulun yeni basketbol koçu. Gerekmediği sürece kimseyle muhatap olmayan birisidir. Ekibin ona ulaşması için biraz çaba göstermesi gerekiyordur.

Oyuncuyu Kara Sevda, Aşk, Kampüsistan, Leyla İle Mecnun, Canım Ailem ve Jack Ryan dizilerinden tanıyabilirsiniz.

Ayrıca (dizinin ilerleyen bölümlerine yönelik ispiyon içerir!!) dizide gelecek sahneleri vardır. Aradan kaç yıl geçtiğini bilmiyoruz. Gelecekteki Işık’ı Bade İşçil ve Eda’yı da Tuba Ünsal canlandırmaktadır. 

SON SÖZ

Dizinin tüm sezonunu iki günde izledim. Öncelikle beklemediğim kadar beğendiğimi söyleyebilirim. Çok yüksek bir beklentim yoktu ama bölüm sürelerinin kısa olması ve akıcılığıyla güzel vakit geçirtti, sıkmadı. Tabii irdelendiği zaman birçok hatası çıkacaktır ancak çok takılmadığı zaman gayet severek izlenebilir.

Diğer yerli Netflix dizilerindeki diyalog sıkıntısı bence bu dizide yoktu. Replikler yapmacık gelmedi bana. Oyunculuklar da yerindeydi, hepsini ayrı ayrı sevdiğimi söyleyebilirim. Ayrıca dizideki bazı göndermeler de benim hoşuma gitti. Eleştireceğim tek nokta, dizinin geçtiği zamana 90’lı yıllar demeyip günümüz deseler daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Pek bir fark göremedim yani günümüzle. Çok karşılaştırmak istemesem de bana göre Atiye ve Hakan Muhafız’dan daha iyi olmuş diyebileceğim bir dizi oldu. Hatta kendi kendime bundan daha kötü yabancı dizilere bakmışlığım olmuştur diye de söylendim.

Umarım devamı gelir, bu sürelerde ve bölüm sayısında olduğu sürece birkaç sezon izlemek isterim. Gençlik dizilerini sevenlerin bu diziyi de seveceğini düşünüyorum. İzleyecek olanlara iyi seyirler.

TANITIM FRAGMANI 

NOT: Daha önce dizi hakkında burada yorum yapılıyordu. 

 

Viewing all 3143 articles
Browse latest View live